| - Elveda etmek istiyorsan şimdi tam vakti. | Open Subtitles | ان أردت أن تودعه, فهذا هو الوقت المناسب حسنا |
| - Eğer sen isen, şimdi ortaya çıkmanın tam vakti. | Open Subtitles | لأنّه إن كنت، فالآن هو الوقت المناسب للفَصح |
| Bu konu hakkında konuşmak isteyen varsa, şu an tam vakti. | Open Subtitles | لذا, إذا رغب أى أحد بالتعليق فهذا هو الوقت المناسب. |
| Birçok şeyin nasıl olması gerektiğini sonradan anladım sonuç olarak hayatımın sonbaharındayım, bu da ciddileşmenin tam vakti. | Open Subtitles | فكرت ملياً في الآونة الأخيرة ،أنا في خريف حياتي وحان الوقت لأمسك زمام أموري |
| Kendi kaderlerimize sahip çıkmanın tam vakti şimdi. | Open Subtitles | وحان الوقت أن نتملك أقدارنا الخاصة |
| Bunun grubumuzu etkilemeyeceğini anlatmanın tam vakti. | Open Subtitles | إنه الوقت المثالي لتوضيح ان هذا لن يؤثّر على المجموعة |
| - Hayır, tam vakti. | Open Subtitles | لا، هذا هو الوقت المناسب تماماً للحديث حيال الأمر! |
| Bence tam vakti. | Open Subtitles | بل هو الوقت المناسب |
| Joe, farklı bir planın varsa bizim için farklı bir görüşün varsa söylemenin tam vakti. | Open Subtitles | (جو)، إذا كان لديك خطّة أخرى أو إذا كان لديك رؤية أخرى بالنسبة لنا فالآن هو الوقت المناسب لتخبرني |
| Eğer böyle hissetmiyorsanız söylemeniz için tam vakti. | Open Subtitles | الآن هو الوقت المناسب للقول ذلك ... |
| Ava, aradan çekilmenin şimdi tam vakti. | Open Subtitles | آيفا) هذا هو الوقت المناسب) لتبتعدي من هنا |
| Washington'da 5 kişinin öldüğü patlamanın ardından bu demeç geliyor ve terörle mücadeledeki bir sonraki hamleyi göstermenin tam vakti. | Open Subtitles | يأتي الخطاب بعد أيام من التفجير في وسط العاصمة ونتج عنه مقتل 5 أشخاص وحان الوقت... لمعرفة الخطوة القادمة في الحرب على الإرهاب. |
| Söylemen gereken bir şey varsa şu an tam vakti. | Open Subtitles | لكن لو هناك شيء تريد أن تقوله لي يا بيتر فهذا هو الوقت |
| aslında tam vakti. | Open Subtitles | إنه الوقت المثالي |