"tamamıyla" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالكامل
        
    • كامل
        
    • تام
        
    • الكامل
        
    • تماما
        
    • الكاملة
        
    • تمامًا
        
    • تامة
        
    • كليًا
        
    • كليا
        
    • تماماً
        
    • كلياً
        
    • كُلياً
        
    • كليأ
        
    Bana sorarsanız, bu biralardan ikisi de tamamıyla orijinal değil. Open Subtitles إذا سألتني , ليست أي من هذه الجعات أًصلية بالكامل
    Kasım ve Mayıs arasında Rio tamamıyla dolu olacak. TED مابين نوفمبر ومايو ستكون ريو مكتظة بالكامل
    Her folikül bir yumurta içerir. Ortalama olarak sadece bir folikül tamamıyla olgunlaşabilir. TED يحوي كل جريب بويضة واحدة و عادة سيصبح جريب واحد ناضجاً بشكل كامل
    Bu gibi konularda epey geri kafalı davranabildiğini biliyorum onun için kendisine tamamıyla soyunmaması için uyarıda bulundum. Open Subtitles أعرف أنكش قد تشعرين ببعض الغرابة نحو هذه المسائل، لذا أمنحه البيئة الذي يريدها، وهو يشعر أنه بحاجة إلى التعري بشكلِ تام
    Ülkemizi bekleyen önümüzdeki 4 yılın çok kritik olduğunun tamamıyla farkındayım... Open Subtitles مع تفهمى الكامل أن السنوات الأربع القادمة هى سنوات حاسمة
    Şu sıralar tamamıyla hukukla ilgileniyorum ama şiddet duygumu geri kazanmak iyi hissettiriyor. Open Subtitles أَنا تماما في القانونِ الآن، لكن اللعنةَ كم أَشْعرُ بالارتياح للحُصُول على العنفِ
    İnsanlık şu anda tamamıyla tekno-bilim çağında. TED إن الإنسانية الآن هي بالكامل بعصر التكنولوجيا و العلم
    Diğer TV programlarından tamamıyla farklı. TED إنه برنامج مختلف بالكامل عن أي برنامج تلفزيوني آخر.
    12 yaşımda hayatımı tamamıyla değiştiren bir şeyler oldu. TED أشياء حدثت لي بعمر 12 وغيرت حياتي بالكامل.
    Bugün gazetelere bir göz atmanız ile bu ilkelerin hala tamamıyla çalıştığını görebilirsiniz. TED وستكشف لكم لمحة سريعة في صحف اليوم بأنه لا تزال هذه المبادىء تعملُ بالكامل حتى يومنا هذا.
    Ancak tamamıyla kapsamlı tesisler bile başka bir büyük sorunla mücadele ediyor: Balık yemi. TED لكن حتى المنشآت المحتواة بالكامل تواجه عقبة كبيرة أخرى: مسحوق السمك.
    Rocky peş peşe yumruk aldı. tamamıyla tükenmiş durumda. Open Subtitles روكى يتلقى اللكمات روكى أصبح بالكامل خارج وعيه
    Yani, burada, yukarıda, bütün bir dünya tamamıyla önemsiz görünebilir. Open Subtitles أعني، من الأعلى هنا، قد يبدو عالم كامل شديد الضآلة.
    Çünkü benim bu işi yapmamın tek yolu parayı direkt olarak tamamıyla almam. Open Subtitles لأن الطريقه الوحيده التى ستجعلنى افعل هذا إذا دفعتِ لى مباشرة المبلغ كامل
    ...tamamıyla başarısız olan… …Kopenhag ve geçen hafta toplanan ve sadece birkaç ay önce verdiği… TED انظر الى كوبنهاجن العام الماضي فشل كامل للحكومات في عمل الصواب في وجه التحديات الدولية
    Bu söylediğiniz içimi rahatlattı, ayrıca yönlendirmelerinize de tamamıyla hazırım. Open Subtitles لقد ارتحت لسماعك تقول ذلك، وأنا على استعداد تام لأحذو حذوك.
    tamamıyla dokuzlu kız. Open Subtitles يا ولد ألا تعرف ما هو البيت الكامل أجل وأعرف أيضا الذي يصعب أخراجه
    Union Gölü'ne akan bir ırmağın kenarındaki tekne evimde yaşadığımdan bu bana tamamıyla mantıklı geliyor. TED بما أني أعيش في منزلٍ عائم على نهرٍ جارٍ في بحيرة ليك يونيون، هذا الأمر يبدو معقولا تماما بالنسبة لي.
    Karısı ve çocukları terk etti; tamamıyla yalnız kaldı. Open Subtitles بدون زوجة و اطفال انت تشعر بالوحدة الكاملة
    Bu benim ilk ev sahipliği deneyimimdi ve bakış açımı tamamıyla değiştirdi. TED كانت هذه أول تجربة استضافة أقوم بها، وقد غيّرت وجهة نظري تمامًا.
    Ve tabii ki de Hawaii, 'özgün ekosistemin' genel algı hâline geldiği, egzotik türlerin tamamıyla hâkimiyet kurduğu yerlerden. TED وبالطبع، معظم هاواي، حيث الأنظمة البيئية الجديدة هي العادة، حيث تسيطر الكائنات الغريبة سيطرة تامة.
    Bunun anlamı, dünyadaki bilginin yarısının örüntüleri görmek üzere biraraya getirilmesinin mümkün hâle gelmesidir, ki bu tamamıyla yeni bir şey. TED وهذا يعني أنه أصبح من الممكن وضع نصف المعرفة في العالم معا من أجل أن نرى الأنماط، شيء جديد كليًا.
    Söyleyeceklerim yalan olmayacaktı, ancak tamamıyla doğruyu da söylemiş olmayacaktım. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse, bu sadece diğer herkesin görebildiği hayat. TED ولن أكون كاذبا في ذلك، لكن قولي سيكون مجانبا كليا للحقيقة، لأنّ الحقيقة هي أنّ هذه هي الحياة التي يراها الجميع.
    Tek yapmamız gereken, kafalarımızı indirmek ve bize bakan gözlerden tamamıyla uzaktayız. Open Subtitles كل ما يجب علينا فعله هو خفض رأسينا ونختفي تماماً عن الأنظار
    Irkçılığın, çevremizdeki her şeyin yapısına gömülü olduğunu tamamıyla anlamayacaktık çünkü; insanların dışlanma tecrübelerine dar bir şekilde odaklanmaya devam edecektik. TED لم نكن لنفهم كلياً كيف أن العنصرية موجودة في كل شي حولنا، لأننا نبقى مهتمين بتجارب الأفراد الشخصية.
    Sizin gülmekten nefret ettiğiniz, iğrendiğiniz tamamıyla komediye adanan kitabı. Open Subtitles الكتاب المُخصص كُلياً للكوميديا والذي تكرهه . . بقدر ما تكره الضحك
    Asit yaratığın ölümünden sonra okside oluyor, tamamıyla yok oluyor. Open Subtitles يتأكسد الحمض الجزيئ بعد موت المخلوق فيصبح محايدأ كليأ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more