Ne var? Takım arkadaşları birbirlerine tamamen anlamsız hediyeler veremez mi? | Open Subtitles | ألا يمكن لصديق أن يجلب لآخر هدية مثالية لا معنى لها؟ |
Aslında gözlerinin aldığı, kulaklarının aldığı duyusal bilgiler bile, tamamen anlamsız, çünkü herhangi bir anlama gelebilir. | TED | في الحقيقة، حتى المعلومات الحسية التي تتلقاها عينيك، وتتلقاها أذنيك، لا معنى لها تمامًا لأنها قد تعني أي شيء. |
Ya da hayvanı tamamen anlamsız ve tahrip edici seslere maruz bırakabilirim. | TED | أو أستطيع أن أُعَرِّضَ الحيوان لصوت لا معنى له تماما ومدمّر. |
Bu kadar yıldan beri hayatta kalmaya uğraşmamız, şimdi tamamen anlamsız görünüyordu. | Open Subtitles | ما كان يجعلنا نتمسك بالبقاء لسنوات طويلة بَدا بلا معنى جداً الآن |
Dondurmanı çalmak, tamamen anlamsız ama çok lezzetli bir eşek şakası. | Open Subtitles | سرقةُ البوظةِ منك هي بلا معنى أيضاً رغم أنّها مزحةٌ شهيّة |
Sadece bir, tamamen anlamsız bir öpücük. | Open Subtitles | ...قبلة واحدة فقط، بلا معنى تماماً قُبلة |
Hayatın tamamen anlamsız olduğunu içeren bu delice düşünce. | Open Subtitles | التي تبعث الشعور بان الاحياة لا معنى لها |
Bütün hepsi önemli tek bir soru karşısında tamamen anlamsız kalıyor. | Open Subtitles | جميعها لا معنى لها تمامًا أمام السؤال المهم الوحيد. |
Aslında bu düşünceler tamamen anlamsız. | Open Subtitles | في الأساس فان هذه الأفكار لا معنى لها |
- Biliyorum, tamamen anlamsız. | Open Subtitles | أعلم ، لا معنى له |
Tarihe bakıldığında nedenleri tamamen anlamsız geliyor. | Open Subtitles | أسبابٌ عند التفكير بها تبدو بلا معنى. |