LP: Şu an geldiğimiz nokta Youtube'da kedileri anlamak ve bunun gibi şeyler, örneğin ses tanımayı daha ileriye taşımak. | TED | ل.ب: حسنا، هذه هي الحالة الفنية التي لدينا الآن، فهم القطط على اليوتيوب، وأمور مشابهة، تطوير تقنية التعرف على الصوت. |
Bu ekipleri organize ederek, onlara kümeleri tanımayı ve spreylemeyi öğretiyoruz. | TED | نقوم بتنظيم هذه الطواقم، وتعليمهم كيفية التعرف على الأسراب، ورشهم بالرذاذ. |
Bir süredir yeni bir arama motoru geliştirmekteydik ve dil-tabanlı arama motorlarının aksine kullandığımız yüz-karşılaştırma teknolojisi, görsel tanımayı kullanıyor. | Open Subtitles | لقد كنا نطور محرك بحث جديد وخلافاً للغة التي تستند عليها محركات البحث تقنية مماثلة الوجه هذه تستخدم التعرف البصري |
Eğer o senin arkadaşınsa, bende tanımayı isteyebilirim. | Open Subtitles | أجل,حسناً,إن كان صديقك,من ثمّ أودّ التعرّف عليه |
Yoksa onları tanımayı hak etmediğimi mi düşündün? | Open Subtitles | أم أنّكِ لم تعتقدي أنني أستحق أن أتعرّف عليهم؟ |
Hayır, aslında seni tanımayı ve hatta arkadaş olmayı çok istiyorum. | Open Subtitles | لا، في الواقع،أنا أتطلع للتعرف عليك وربما أصبحنا أصدقاء |
Bu restoranda daha önce bulunmamanıza rağmen bu masa örtüsünü görmüşsünüz ama tanımayı başaramıyorsunuz. | TED | على الرغم من أنه لم يسبق لك التواجد في هذا المطعم كنت قد رأيت هذا المفرش و لكنك فشلت في التعرف عليه. |
Anlatmak zorunda değilsin ama müşterilerimi tanımayı seviyorum. | Open Subtitles | ،لست مضطر لإخباري لكني أحب التعرف على زبنائي |
Artık burada çalışmadığına göre seni ofis dışında tanımayı çok isterim. | Open Subtitles | طالما استقلت، أود التعرف عليك خارج المكتب |
üzerlerinde yüz tanımayı çalıştırdım çoğunlukla bürokratlar, ve oligarklar birkaç tane FSB ağır topları. | Open Subtitles | عرضتهم على برنامج التعرف على الأوجه ومعظمهم من البيروقراطيين والفئة الحاكمة وبعض من جهاز الأمن الفيدرالى السابق |
- Yüz tanımayı çalıştırmadın mı daha? | Open Subtitles | هل اجريت مسح ببرنامج التعرف علي الوجوه ؟ |
Yüz tanımayı çalıştırıp bu adamın kimliğini bulabilir miyim diye bakayım. | Open Subtitles | سأشغل نظام التعرف على الوجوه و أرى إن كان بإمكاني تحديد هوية هذا الرجل |
Basil Dorian'ın portresini tanımayı başarmıştı. | Open Subtitles | فلا يزال يتمكن " بازيل " من "التعرف على لوحته لـ " دوريان |
Seni tanımayı başaramamamın şaşırtıcı bir yanı var mı? | Open Subtitles | فلا عجب، بعدها أني فشلت في التعرف عليك؟ |
Ben seni tanımayı çok istiyorum. | Open Subtitles | أنافقط... أتوق بشدة إلى التعرف عليكِ أكثر |
Ondan bahsetmişti. Asla tanıma şansının olmadığından ama tanımayı istediğinden. | Open Subtitles | لقد تحدثت عنه، قالت أنّها لم يتسنَّ لها التعرّف عليه، لكنّها ودّت التعرّف عليه. |
Ben konu kaynaklarımı sıkı fıkı ortamlarda tanımayı tercih ederim. | Open Subtitles | -مكان مريح أفضّل التعرّف على أبطال قصصي في بيئة حميمة |
Bak eğer kahve falan içmek istersen seni tanımayı çok isterim. | Open Subtitles | اسمعي, إن أردتِ الخروج لاحتساء قهوة أو ما شابه، أودُّ أن أتعرّف عليكِ أكثر. |
Sizi daha yakından tanımayı çok isterim. | Open Subtitles | يجب علي أن أتعرّف عليك أكثر. |
Oğlumu annesiyle aynı şekilde tanımayı da başaracağım. | Open Subtitles | انا ذاهب للتعرف على ابني بنفس طريقة والدته |
Bilgin olsun, birbirimiz daha iyi tanımayı iple çekiyordum. | Open Subtitles | ، لعلمكِ كُنتُ أتطلّع .للتعرف على بعضنا بشكلٍ أفضل |
-Londra'nın kulüplerindeki... "herkesi tanımayı nasıl başardın? | Open Subtitles | كيف تحصلين على كوبونات البنزين لكي تذهبي وتعودي من "لندن"؟ |
Müşterileri tanımayı seviyorum. Sırlarını ortaya çıkarmayı seviyorum. | Open Subtitles | انا احب ان اتعرف على الزبائن احب ان اكتشف اسرارهم |