Bugünkü makinelerle karşılaştırdığınızda 1840'ların prototipi tanınmayacak düzeyde, | TED | النموذج الأولي للجهاز في عام 1840 لا يمكن التعرف عليه، مقارنةً بأجهزة الفاكس الحديثة. |
Bir sahanın yağmalanması, Parçalarının yüzde 90'ı kaybolmuş bir yapbozun kalan parçalarının da tanınmayacak hale gelmesi gibi. | TED | عندما يتم نهب موقع، فالأمر يصبح أشبه بأحجية فقدت 90 بالمئة من قطعها مما يجعل الباقي لا يمكن التعرف عليه. |
Bir nesneyi tanınmayacak hale gelecek kadar tahrip etseniz bile kuantum bilgisi asla tamamen silinmez. | TED | وحتى لو أن جسيمًا قد تحلل لدرجة لم نعد نستطيع معها التعرف عليه، فإن معلوماته الكميّة لا تنمحي من الوجود أبدًا. |
Bir saniye sonra, bir adam, çamurun içine düşer suratı tanınmayacak haldedir ve kekeliyordur. | Open Subtitles | بعد لحظات ، رجل منفعل للغاية ممتلئ بالطين ، وجهه ينزف بالدماء بحيث يصعب التعرف عليها ، يدخل بتعثر |
Ben onu tanınmayacak bir şekilde teşhis ederdim. | Open Subtitles | فسوف أقوم بإيجازه بشكل يجعله لا يمكن التعرّف عليه على أنه عنك |
Bedenin tanınmayacak şekilde sakat bırakılmış olabilir, ama ruhun ilelebet yaşayacak! | Open Subtitles | لاتخف ابداً, بني قد يكون جسمك مشوهٌ ويستعصي التعرف عليه |
Yeni bir kimlik ayarlandı. Ceset tanınmayacak. | Open Subtitles | لقد تم ترتيب تعريف جديد لك لن يتم التعرف على الجسد |
Tek odalı evinde Mary Kelly'yi tanınmayacak şekilde öldürüp parçaladı. | Open Subtitles | قام بتشويه وقتل ماري كيلي في شقتها ذات الغرفة الواحدة حتى اصبح لا يمكن التعرف عليها |
Booth ve Brennan'ın Çin'e giden uçağındaki geniş bir mikrodalga fırında, tanınmayacak kadar yanan bir ceset bulunmuş. | Open Subtitles | أنا أحب هذه السراويل تم العثور على جثة متفحمة لا يمكن التعرف عليها؟ في مكان كبير للتخزين الحراري |
Zavallı kadın tanınmayacak hâle gelene kadar pençelenmiş. | Open Subtitles | هذهالمرأهالمسكينه، المخالب يصعب التعرف عليها |
Benim açımdan beni en çok etkileyen bilgilerden biri onun kimliğini doğrulamak için arkadaşlarının gelmesi ve onun tanınmayacak derecede dövülmüş olasıydı. | Open Subtitles | بالنسبة لي الخبر الوحيد الذي أثر علي هو أن أصدقائها جاءوا لمحاولة التعرف عليها و لكنها ضربت لدرجة أنه إستحال التعرف عليها |
Bedenleri tanınmayacak şekilde parçalanmış. | Open Subtitles | ♫ تم تشويه جثثهم لدرجة صعوبة التعرف عليها ♫ |
tanınmayacak şekilde biçimi bozulurdu ama öyle değil. | Open Subtitles | مشوهة لدرجة يصعب التعرف عليها لكنها ليست كذلك |
tanınmayacak derecede şişmiş yeterince çıplak ceset görmeme pervane kanadına kapılıp delik deşik olan turistlere rağmen... | Open Subtitles | رغم أنني رأيت ما يكفي من الجثث العارية والمنتفخة بحيث لا يمكن التعرف عليها، والسياح الذين مزقتهم مراوح القوارب. |
Maggy, "tanınmayacak haldesin" dedi. | Open Subtitles | "لا يمكن التعرف عليك" هذا ما قالته "ماجي" |
tanınmayacak kadar vücudu bozulmuş. | Open Subtitles | كان شخصاً مشوهاً يصعب التعرف إليه |
30 saniye sonra küçük arkadaşların, tanınmayacak hale gelicekler! | Open Subtitles | ثلاثون ثانية أخرى ولن تتمكن من التعرف على أصدقائك الصغار! |
tanınmayacak şekilde parçalanmıştı. | Open Subtitles | تم ذبحها بطريقة يصعب التعرف عليها |
Austin'de tanınmayacak birine ihtiyacımız vardı. | Open Subtitles | احتجنا لشخصٍ لن يتم التعرّف عليه في (أوستن). |
Austin'de tanınmayacak birine ihtiyacımız vardı. | Open Subtitles | احتجنا لشخصٍ لن يتم التعرّف عليه في (أوستن). |