CH: Sen denge nedir, hakikat nedir, Tarafsızlık nedir, sorularında uzun süre yer aldın. | TED | كريس: حسناً، لديك تجربة شخصية تتعلق بالسؤال الآتي، ماهو التوازن، ماهي الحقيقة، ماهي الموضوعية. لوقت طويل، |
CA: Gazeteciler için, Tarafsızlık altın kuraldır. | TED | كريستيان: أعتقد بالنسبة للصحفيين أن الموضوعية هى القاعدة الذهبية. |
Ben oraya Tarafsızlık ve destek bulma umuduyla gitmiş ancak yok sayılmış, susturulmuş ve bu yüzden kendimden nefret etmiştim, | TED | وأنا قد قدمت هنا باحثة عن الموضوعية والدعم وبدلًا عن ذلك،شعرت برفضي وإسكاتي، وكرهت نفسي. |
Gazeteci olarak, bir yabancı olarak, şunu öğrendim ki Tarafsızlık, sessiz kalmak ve korku iyi tercihler değil, ne gazetecilikte ne de hayatta. | TED | كـصحفي وكـأجنبي تعلمت أنّ الحياد الصمت، والخوف ليسوا الخيار الأمثل للصحافة ولا حتى في الحياة. |
Tarafsızlık, pek çok kez biz gazetecilerin, asıl sorumluluklarımızı saklamak için kullandığımız bir bahanedir. | TED | الحياد هو عذر نستخدمه نحن الصحفيون للاختباء من مسؤوليتنا الحقيقية. |
Adalet sisteminde kamu güvenini artırırken Tarafsızlık çok önemlidir. | TED | عند زيادة الثقة العامة بالنظام القضائي، الحيادية بالمقدمة. |
Packer idare edecek. Tarafsızlık adına. | Open Subtitles | (باكر)، سيقود الجلسة حتى يكون الأمر نزيهاً .. |
Hooli arama motorunun temel Tarafsızlık algoritmasını değiştirmemizi mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقترح ان نعدل حيادية محرك بحث (هولي)؟ |
Kendi teorimi Tarafsızlık testine sokmaya hazırım. | Open Subtitles | أنا على استعداد لعرض نظريتي لاختبار الموضوعية يا سيدة كولينز |
Tarafsızlık belirsiz olmayan değerlendirmeler yapmamızı sağlar. | Open Subtitles | إن الموضوعية تسمح لنا لإيجاد إستنتاجات صحيحة |
Tarafsızlık Bayan Pratt. | Open Subtitles | (الموضوعية السريرية آنسة (برات |
Ancak Tarafsızlık bizi her zaman doğruya götürmüyor. | TED | لكن الحياد لن يوصلني بالضرورة إلى الحقيقة. |
Tarafsızlık yalnızca zalime yardım eder, mağdura değil.'' | TED | "الحياد يساعد الظالم فقط، لا يساعد المظلوم أبداً." |
Biz gazeteciler belli koşullar altında taraf tutmak zorundayız. Irkçılık durumlarında, ayrımcılık, yozlaşma, kamu yalanları, diktatörlük ve insan hakları durumunda, Tarafsızlık ve kaygısızlığı bir kenara bırakmamız gerek. | TED | نحن الصحفيون يجب أن نتخذ موقفاً في بعض الحالات؛ في الحالات العنصرية، التفرقة الجنسية، الفساد، الكذب على الشعب، الدكتاتورية وحقوق الإنسان، يجب أن نترك الحياد واللامبالاة. |
Veba ahlaki Tarafsızlık ile. | Open Subtitles | مع الحيادية الأخلاقية لتفشي المرض |
Diğer ilkemiz ise Tarafsızlık. | TED | المبدأ الثاني هو الحيادية. |
Tarafsızlık diye bir şey yok. | Open Subtitles | الحيادية غير موجودة. |
Packer idare edecek. Tarafsızlık adına. | Open Subtitles | (باكر)، سيقود الجلسة حتى يكون الأمر نزيهاً .. |
Hiçbir Hooli-Arama mühendisinden Tarafsızlık algoritmasını değiştirmesi istenmeyecek. | Open Subtitles | ابدا لن يحدث لأحد من مهندسي (هولي) ان يُطلب منه تعديل حيادية خوارزمية البحث |