Geçidi kimin alacağını Tartışacak zaman değil, Albay. | Open Subtitles | قد يكون وقتاً سيئاً للجدال حول من يملك بوابة النجوم ولكني أفترض أنك كنت تعتمد على هذا |
Tartışacak, boşa geçirecek zamanımız yok. | Open Subtitles | لا يوجد وقت للجدال لا يوجد إحتمالية للخطأ |
Şu anda, sizinle özelliklerimi Tartışacak zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لمناقشة صفاتي الحسنة معك الآن |
- Tartışacak zaman yok... - Senin var mı? | Open Subtitles | الوقت بالكاد يتسع للنقاش هل فعلت؟ |
Bu yüzden beni affedin ama Tartışacak çok az şey olduğu doğru değil. | Open Subtitles | لذا أعذروني ولكن أليس صحيحا بأن لدينا القليل لمناقشته |
İstediğinizi sorun fakat ortada Tartışacak fazla bir şey yok. | Open Subtitles | إسأل ما شئت، لكن بصراحة، لا يوجد هناك شيء للمناقشة في هذا الموضوع |
Şimdi, bayanlar baylar Tartışacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | الآن, أيتها السيدة والسادة, لدينا الكثير لنناقشه |
Tartışacak birşey yok. Şarap mahzenini ödemiyoruz. | Open Subtitles | لا يوجد شىء نناقشه هنا، لن ندفع من أجل مستودع المشروبات لديك |
- Tartışacak zaman değil, Marian. - Beni tekrar terk edemezsin. | Open Subtitles | "ليس هناك وقت للجدال , "ماريان - لن تتركني مجدداًُ - |
Sayın Hâkim, savunmanın önduruşmada bunu Tartışacak çok vakti vardı. | Open Subtitles | سيادة القاضيه كان الدفاع لديه وقت كافي للجدال حول مجرى المحاكمة |
- Yapamam. - Yaranın durumuna bakılırsa Tartışacak kadar zamanın yok. | Open Subtitles | وفقًا لمظهر هذه العضّة فإنّك لا تملك وقتًا للجدال |
Şey, gitme zamanı. Bunu Tartışacak zamanımız yok şu anda. Hadi. | Open Subtitles | حسناً,لقد حان وقت دخول الحفلة.ليس لدينا وقت لمناقشة هذا الآن.هيا. |
Bunu Tartışacak zamanım yok. Otobüsü kaçıracağım. | Open Subtitles | لا يوجد لدي الوقت لمناقشة هذا ، تأخرت على الحافله |
Dinlemek istemiyorum. Tartışacak havamda değilim. | Open Subtitles | -لا أريد سماع شيئ أنا لست في مزاج جيد للنقاش هيا نذهب |
- Tartışacak vakit yok. - Beni dinle. | Open Subtitles | لا يوجد وقت للنقاش اذن استمعي لي |
Gerçekten de kendimi bunu Tartışacak kalitede görmüyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا لا أعتبر نفسي مستحق لمناقشته |
Eğer benimle alay etmek için buradaysan, Tartışacak enerjim yok. | Open Subtitles | إن كنت هنا لتسخري مني ليست لدي الطاقة للمناقشة |
Tartışacak bir şey yok. Unut gitsin. Ben gidiyorum. | Open Subtitles | لا شئ هناك لنناقشه ، أنس الأمر .. |
Ve kanunları çiğnemediğime göre, karantina emrini kaldırmayı konuşmak istemediğin sürece Tartışacak hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | وانا لم اكسر أي قوانين ما لم تريد التحدث عن اوامر الحجر الصحي ليس لدينا ما نناقشه |
Bu doğru değil. Seks hayatımı seninle Tartışacak değilim. | Open Subtitles | هذا ليس صحيح، لن أناقش حياتي الجنسية معك |
İkincisi, özel hayatımı, kız arkadaşı şeyine taktığı çorap olan biriyle Tartışacak değilim. | Open Subtitles | وثانياً,وأنا لن أقوم بمناقشة حياتي الشخصية مع واحد تكون حبيبته الحالية جورب رياضي |
Tartışacak zamanım yok. Bu gece yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | أنا ليس لدي وقت للمجادلة يجب أن ينتهي كل شيء الليلة |
Seninle bu tarz kurallar konusunda Tartışacak değilim, tamam mı? | Open Subtitles | لن أتجادل معك حول أمر تحكمه اللوائح المنظمة، حسناً؟ |
- Tartışacak bir şey yok. | Open Subtitles | - هناك لا شيء للمُنَاقَشَة. |
Marshall, nelerin kalıp nelerin atılacağını Tartışacak vaktimiz yok. | Open Subtitles | حسنا مارشال .. ليس لدينا وقت لنتجادل بخصوص ما نأخذه و ما نتركه |
Ve hiç bunu Tartışacak zamanımız olmadı, bilirsin, görünüşlerimizle ilgili falan. | Open Subtitles | و لم تسنح الفرصة لنتناقش ، تعلمين . كل شيء عن تخفينا |
Benimle ve arkadaşlarımla oturmalısın. Tartışacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | يجب أن تجلسا معنا, لدينا الكثير من الأمور لنناقشها |