"tartışmalı bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • مثير للجدل
        
    • مثيرة للجدل
        
    • المثير للجدل
        
    Bir örnek vermek istiyorum, piyasa mekanizmasının Tartışmalı bir kullanımından, bir nakit teşviki, ve bu konuda ne düşündüğünüzü görmek istiyorum. TED أرغب في ضرب مثال لاستخدام مثير للجدل لآليات السوق، حافز نقدي، ولنرى ما رأيك حوله.
    Bu yüzden şüpheli taktik değiştirdi. Tartışmalı bir araştırmacıyı kaçırdı, çünkü kendisine daha kolay inanacağını düşündü. Open Subtitles لذا الجاني غيّر اسلوبه واختطف عالم أبحاث مثير للجدل, الذي ظن أنه قد يُصدقه.
    Tartışmalı bir dava sonrasında beraat eden James Van Hopper, kuzey metro hatttında... Open Subtitles المنطقة السكينة بالقطاع الشمالي حيث بُرأ جيمس فان هوبر بعد محاكمة مثيرة للجدل
    Genel Vali'nin Hükümet Konseyi'ni Göklerin Çemberi'nden ayırma girişimi Tartışmalı bir durum, ancak insanların çoğunluğu onların tarafında. Open Subtitles إن حادثة النائب العام الذى يريد فصل مجلس الوزارة عن الإدارة، مثيرة للجدل ولكن معظم الشعب بجانبه
    Konuşmak yok, araba çalmak var. Tartışmalı bir filmi kurtarmak gerek. Open Subtitles لا وقت للتحدث ، يجب أن نسرق سيارة وننقذ الفيلم القوي المثير للجدل
    Şaşırtıcı detayları Tartışmalı bir biçimde açıklığa kavuşacak ve çok yakında yayınlanacak olan kitabın ismi "İnsan ve Cinsellik". Open Subtitles والتفاصيل المفاجئة التي سيتم الكشف عنها في الكتاب المثير للجدل الذي سينشر قريباً بعنوان:
    Bu, o zamanlar için Tartışmalı bir görüştü. TED كانت وجهة نظر مثير للجدل وقتها.
    Tartışmalı bir ruh hali alınca daima pipo içmeyi tercih ediyorsun. Open Subtitles انت دائما فى مزاج مثير للجدل عندما... , عندما تختار هذا الغليون.
    ...Rus gribine karşı aşıya 83 milyon £ harcanmasına yönelik Tartışmalı bir karar. Open Subtitles "قرار مثير للجدل يصرف 83 مليون على لقاح للانفلونزا الروسية"
    'Gerçi, bu Tartışmalı bir görüşme.' Open Subtitles على الرغم من انه تعيين مثير للجدل
    Ve bugün, buldukları şeyi kısaca anlatarak, onların buluşunu açıklayacak son derece Tartışmalı bir yapıyı anlatacağım, diğer bir deyişle bir olasılık olarak Dünya'nın, Samanyolu'nun ve diğer uzak galaksilerin ötesinde evrenimizin tek evren olmadığını, onun yerine çoklu evrenler adını verdiğimiz çok sayıda karmaşık evrenler yapısının bir parçası olduğunu görebiliriz. TED واليوم ، بعد وصفهم المختصر لما اكتشفوه سوف احكي لكم عن اطار عمل مثير للجدل جداً لشرح اكتشافهم تحديداً اسمه الامكانية ذلك السبيل فيما وراء الأرض الطريق اللبني والمجرات البعيدة الاخرى من الممكن ان نجد أن كوننا ليس هو الكون الوحيد ولكنه بدلاً من ذلك جزء من اكوان معقدة كبيرة ما نطلق عليه متعدد الاكوان
    Tartışmalı bir çalışma değil mi? Open Subtitles إنها دراسة مثيرة للجدل للغاية، أليس كذلك؟
    Halk arasında çok az görülmesine rağmen yirminci yüzyılın en uzun görev yapan başbakanı oldukça Tartışmalı bir görüntü çizdi. Open Subtitles رغم أنها ترى بين العامة بشكل نادر, أطول رئيسة وزراء خدمت في القرت العشرين, لا تزال شخصية مثيرة للجدل.
    Biliyorsunuz, eşcinsel hakları ülkenin bir çok yerinde halen Tartışmalı bir konu. Open Subtitles أتعلمين، حقوق المثلى جنسياً مثيرة للجدل في أرجاء عديدة من البلاد
    Çok Tartışmalı bir soru bu. Open Subtitles أعني، وهذا هو في الواقع مسألة مثيرة للجدل للغاية.
    Bence bu, Tartışmalı bir konu olsa da muhtemelen doğru, TED أنا أعتقد أن هذا محتمل صحيحاً , على الرغم من أن هذه مسألة مثيرة للجدل .
    Ama Abraham Lincoln'ün öldürülmesi, onu kutsallaştırmıya ve Tartışmalı bir başkanı çok sevilen bir şehide dönüştürmeye yarasa da aynı zamanda onun katili ile ilgili gerçeğin de saptırılmasına neden olmuştur. Open Subtitles كانت متطرفة، حتى بمقاييس اليوم (بينما كان قتل (إبراهام لينكولين غفراناُ له لتحويل الرئيس المثير للجدل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more