önemli bir şey yok. her şey yolunda benimle tartışmayı keser misin artık! | Open Subtitles | ليس بالأمر المهم. لا بأس. حسنا, هل يمكنك رجاءً التوقف عن الجدال معي؟ |
- Haklısınız ama şu an önemli olan tartışmayı bırakmalıyız. | Open Subtitles | ولكني أظن أن المهم الآن هو أن نتوقف عن الجدال. |
Yanılıyor muyum, yoksa biz bu tartışmayı daha önce yapmadık mı? | Open Subtitles | هل انا مخطأ, ام اننا لم نقم بهذا النقاش من قبل؟ |
DM: Bence bunun söylenmesi oldukça yerinde ve aslında bu tartışmayı zaten yapıyoruz. | TED | دمبيسا: في الحقيقة، أعتقد أن هذا مُباح تماما، وأعتقد أننا بالفعل تعرضنا لهذه المناقشة. |
Ama size garanti veririm, bu olayı sizinle tartışmayı en yakın zamanda... | Open Subtitles | لكنني أؤكد لك أنني كنت عازما على مناقشة الحالة معك فور قيامي |
tartışmayı bırakın. Bir şeyler çıkar. | Open Subtitles | توقفوا عن الشجار ، سيحدث شئ ما دائماً ما يحدث هذا |
tartışmayı yapan kişinin üstüne gitmek sunulan fikirlerin kendisinin üstüne gitmekten daha kolay geldi. | TED | بدا لي من السهل مهاجمة شخصية منافسي أكثر من مهاجمة الأفكار موضع الجدال. |
tartışmayı kes... ..ve göreve devam et. | Open Subtitles | ..يجب ان تتوقف عن الجدال وتستمر في المهمة |
Sence politika sadece bir tartışmayı kazanmaktan mı ibaret? | Open Subtitles | هل تظن أن ممارسة السياسة تتعلق فقط بكسب الجدال ؟ |
Burada öğretmenliğe başladığınızdan beri... bu tartışmayı yapıyorsunuz. | Open Subtitles | لقد بدأتم الجدال منذ اليوم الأول من تدريسكم هنا |
PISA bu tartışmayı değiştirdi ve erken çocuk eğitimini Almanya'daki kamu politikasının tam merkezine oturttu. | TED | قام برنامج پيسا بتغيير هذا النقاش ووضعت تعليم الأطفال الصغارفي مركز أولويات السياسة العامة بألمانيا. |
Ancak özünde, muhafazakar felsefeyi ilerleten ve tüm bu tartışmayı konuyla alakalı yapan iki şey var. | TED | ولكن هناك شيئين في الصميم ، وأعتقد بأنهما يحركان الفلسفلة المحافظة التي هي في الحقيقة ذات صلة في هذا النقاش كله. |
Sonra bana çenemi kapamamı çünkü tartışmayı anlamadığımı söylediler. | Open Subtitles | ثم أخبروني أن اسكوت لأنني لا أفهم النقاش |
Bu dini tartışmayı arabada sürdürelim mi? | Open Subtitles | هل تود اكمال هذه المناقشة اللاهوتية في السيارة |
Bu tartışmayı içeride sürmenizi istiyorum. | Open Subtitles | على أن أقول إن هذا أمر كبير يحتاج للمزيد من المناقشة |
Dürüst olmak gerekirse iş saatleri dışında trajedileri tartışmayı sevmem, bu yüzden,hayır. | Open Subtitles | صراحةً، أنا لا أحب مناقشة المواضيع المأساوية بعد ساعات العمل، لذا، لا |
Kit, ben burda bir tartışmayı kazanmaya çalışmıyorum, ama biraz önce bir toplantıya gelip evli bir adamla birlikte olduğunu söylemedin mi sen? | Open Subtitles | لا أحاول الشجار هنا الم تجلسي في اجتماع تعلنين أنك تواعدي متزوجاَ ؟ |
Anne, bir kez olsun Pazar günleri bu tartışmayı yapmadan yemek yiyemez miyiz? | Open Subtitles | أمي , هل يمكن أن نتناول غذاء يوم الأحد لمرة واحدة دون ان ندخل في هذه المحادثة ؟ |
Sen--sen her davayı kazanmayı umursarsın, her oyun, her tartışmayı. | Open Subtitles | فأنت تحبّ كسب أيّ قضية وأيّ لعبة ، وأيّ جدال |
Tek yapmak istediği tartışmayı önlemek olsaydı bizi savaşma ile tehdit edeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها كانت ستهدد بمكافحتنا إذاً كان هدفها هو تجنب إثارة الجدل. |
Şimdi bu tartışmayı, Krusty kampanyası reklamıyla sonuçlandırıyoruz. | Open Subtitles | سنختتم هذه المناظرة بإعلان من حملة كرستي |
Komik olduğu kadar, şimdi bunu dillendirdiğimize göre bu tartışmayı daha önce konuşmuş olsaydık, "bu doğru sayılır" derdim. | TED | مضحك كما يبدو ، ابحث عنه واقرا عنه الأن حقيقة لو تكلمنا عنه قبل هذا الخلاف كنت لأقول ان هذا قد يكون حقيقة |
Her geldiğimde, seninle bu tartışmayı yapamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الخوض في هذة المجادلة في كل مرة آتي إلى هنا |
Amerika'nın karbon haritasına baktığımızda karbon dioksitin uzun yıllardır salındığı yerler bu tartışmayı daha fazla vurguluyor. | TED | تعيين الكربون لأمريكا، من اين ينبعث الكربون دايوكسايد, لسنوات عديدة فقط تناولت هذه الحجة بشدة أكثر. |
Ama çoğumuz ölümü kabullenmeyi, onun için plan yapmayı ve hayatımızdaki önemli kişilerle onu tartışmayı istemeyiz. | TED | لكن معظمنا لا يريدُ تقبّل الموت، لا نرغبُ في التخطيط له، ولا نريد نقاش الموت مع أهم الأشخاص في حياتنا. |
Ben o dünyada yaşamak istiyorum ve bu tartışmayı hayata geçirmek istiyorum. | TED | أريد أن أحيا في هذا العالم، وأريد أن نتناقش عن هذا الأمر. |
Sınıf arkadaşlarımdan biri, tartışmayı kazanmak uğruna bütün sınıfın önünde bunu yüzüme vurdu. | Open Subtitles | واحدة من زميلاتي هاجمتني به في وجهي امام الفصل بأكمله لتفوز بجدال |