Eğer bu tarz bir sosyal durumu göz ardı ederseniz aşırı tepki alırsınız. | TED | عندما لا تكون هذه المعلومات البيئية الاجتماعية في الحسبان، تتلقى ردة فعل قوية. |
Ve gerçekten çektiğiniz dijital fotoğraflardan oluşan bir koleksiyonun çevresinde bu tarz bir sosyal ağ yaratıyor. | TED | ويحدث ذلك هذا النوع من الشبكة الاجتماعية حول مجموعة من الصور الشمسية الرقمية قمتم فعلا بالتقاطها. |
Yalan söylemekte iyi değilizdir ve genellikle hepinizin bayıldığı bu tarz bir sosyal oyunda olmaktan hoşlanmayız. | TED | فنحن لا نجيد الكذب، ولا يمكننا في العموم المشاركة في اللعبة الاجتماعية والتي يبدو بأنها تعجب الكثير منكم. |
Orada oturmuş kendime şöyle diyordum, "Vergilerimin nerede harcandığı belli oldu, (Kahkahalar) bu tarz bir sosyal bilime." | TED | وكنت جالسًا هناك أقول: "هنا تُهدر أموال ضرائبي..." (ضحك) "...على هذا النوع من العلوم الاجتماعية." |