Ve tasarımcılardan. Bu işin başlamasını istiyorum. | Open Subtitles | ،و المصممين أريد أن نبدأ العمل في هذا الشيء |
Burası malzeme odası. Zamanının yarısını tasarımcılardan sonra burayı temizlemekle geçirirsin. | Open Subtitles | إذاً تلك كانت غرفة المواد, ستقضين نصف وقتكِ هناك تنظفين بعد المصممين. |
Ben de çağrıya yanıt veren birbirinden farklı tasarımcılardan biriyim ve son dört yılda yerel örgütler ve ilgili şirketle olduğu gibi, bu anneler ve diğer sakinler ile de işbirliği yapıyoruz. | TED | كنت واحدةً من فريق المصممين المتنوعين الذين استجابوا لتلك الدعوة، وللسنوات الأربعة الأخيرة، كنا نتعاون مع هؤلاء الأمهات والسكان الآخرين، كالمنظمات وشركات المرافق. |
İnsanlar buna çabucak alıştı. Sonra tasarımcılardan oluşan bir ekip kurup onları Amerika'ya gönderdik. Ve onlara sadece bir bütçe, bir dizi bilgisayar çıktısı, bir zaman çizelgesi verdik. | TED | و كذلك إنضم الناس فيها. و جمعنا فريقاً من المصممين, و أرسلناهم الى أمريكا. و أعطيناهم ميزانية, و قائمة بالأشياء التي يجب عليهم أن ينجزوها, و جدول عمل, و لا شيء سوى ذلك. |
Yabancı tasarımcılardan bir adım önde. | Open Subtitles | يتقدم على هؤلاء المصممين الأجانب.. |
Ben, Joe Zee ve Vena Cava kızları jüriyiz ve koleksiyonu tamamlamak için genç tasarımcılardan birinin tasarladığı son bir t-shirt daha seçeceğiz. | Open Subtitles | (أنا و(جو) و فتيات (فينا كافا سنكون الحكام ، وسنختار القميص الأخير لـ أحد المصممين الشباب لإكمال المجموعة |
Ve tasarımcılardan biri odadan koşarak çıkıp bir beyaz tahta keçe kalemi ve bir film kutusu - ki bu günümüzde çok değerli bir prototip aracı haline geliyor -- ve bir maşa getirdi. Bunların hepsini birbirine bantladı ve odaya tekrar koşarak girdi ve 'bunun gibi birşeyden mi bahsediyorsunuz?' | TED | فركض أحد المصممين الى خارج الغرفة وأخذ قلم سبورة بيضاء وعلبة فيلم الكاميرا -- الذي يُعدّ اليوم من أهم الادوات لصنع النماذج الاولية -- كما أحضر المصمم دبوس ملابس، ثم ألصقهم مع بعضهم البعض ومن ثم عاد الى الغرفة و سأل الجراح: أتقصد انك تريد شيئا يشبه هذه؟ |
Bu bana gösterdi ki, sosyal sorumluluk sahibi tasarımcılardan oluşan ve dünyanın oldukça küçüldüğüne inanan bir halk hareketi var, birşeyleri değiştirmeye katkı sağlayabilme imkanımızın -- sorumluluğumuzun değil, imkanımızın -- olduğuna inanan. | TED | فما أراه أنه كان هناك حركة تحتية على نطاق واسع من المصممين المسؤولين إجتماعيا الذين يؤمنون فعلا بأن العالم أصبح أصغر بكثير، وأن لدينا فرصة -- وهي أكثر من مجرد عبء ولكن الفرصة -- للقيام بتغير حقيقي فعلا. |