Oh, bu kolaydı, Greg. Sadece bir kedi kumu kutusu tasarlayıp klozetin içine koydum. | Open Subtitles | كان ذلك سهلاً ،قمت بتصميم صندوق مناسب للقط و وضعته بداخل المرحاض |
Kendi laboratuvarını tasarlayıp sıfırdan kurması gerekiyordu. | Open Subtitles | عليه أن يقوم بتصميم مختبره الخاص وأن يبنيه من الصفر |
Ve bu süreyi, bilgisayar yazılımı için etkileşimli prototipler tasarlayıp, bunları kız çocuklarıyla test ederek harcadık. | TED | وقضينا ذلك الوقت في تصميم النماذج التفاعلية لبرامج الحاسب الألي واختبارها على الفتيات الصغيرات. |
Bunu tasarlayıp araziye sürmeleri 20 sene almış. | TED | إستغرق تصميم هذا وتنفيذه في الميدان 20 سنة. |
Jane Lockhart elbette Charlotte Bronte'dan sonra kendi Hoverkraftını tasarlayıp inşa eden ikinci İngiliz yazar. | Open Subtitles | جين لوكهارت، بطبيعة الحال، يتبع شارلوت برونتي فقط، نظرا لأن الكاتب الثاني باللغة الإنجليزية لتصميم وبناء لها الحوامات الخاصة. |
Yıllarca önce tasarlayıp teste yollamıştım ama hiç dağıtıma çıkmadı. | Open Subtitles | لقد صممته منذ عام مضى وأخضعته إلى الإختبارات ولكنه لم يصل إلى مرحلة التوزيع |
Bize 22 ev tasarlayıp inşa etmemizi söyledin.Şimdi de 18 diyorsun. | Open Subtitles | لقد أخبرتنا ان نصمم و نبني 22 منزلاً الآن أنت تقول 18 |
Böylece belediyenin ve parkların da yardımıyla para toplayıp polis merkezi otoparkının üzerine bir yarı saha tasarlayıp inşa edebildik. | TED | بمساعدة المدينة والمتنزّهات، استطعنا جمع الأموال وتصميم وبناء نصف ملعب، بجانب موقف سيّارات مركز الشّرطة. |
Siz çocuklar, ben şirketten ayrılırken bir çöp kutusu tasarlayıp insanlara bunu sattınız. | Open Subtitles | قمتم بتصميم وارسال علبة القمامة الصغيرة بينما كنت غائباً |
Siz çocuklar, ben şirketten ayrıIırken bir çöp kutusu tasarlayıp insanlara bunu sattınız. | Open Subtitles | قمتم بتصميم وارسال علبة القمامة الصغيرة بينما كنت غائباً |
Kostümümü kendim tasarlayıp diktim. | Open Subtitles | لقد قمت بتصميم وخياطة هذا الزي بنفسي |
Bir TED konuşmasında Freeman Dyson, tıpkı kendi jenerasyonunun kimya aletleriyle oynadığı gibi gelecekteki çocukların yeni organizmalar tasarlayıp yaratacaklarını öngörmüştü. | TED | فريمان دايسون في محادثته في TED، توقع أن الأطفال سوف يقومون بتصميم وخلق كائنات حية جديدة مثلما قام جيله باللعب بالمجموعات الكيميائية. |
Laboratuvarda şu şekilde işliyor: Bilim insanları düzenlemek istedikleri genle eşleşecek bir "kılavuz" RNA tasarlayıp bunu Cas9'a iliştiriyorlar. | TED | هكذا تكون كيفيّة عمله في المختبر: يقوم العلماء بتصميم حمض نوّويّ ريبوزيّ "دليل" نظير للمورّثة المراد التعديل عليها، وربطه بالبروتين كاس 9. |
Konnie ve ekibiyse, kameralarını yeniden tasarlayıp önümüzdeki yaz geri gelmeliler. | Open Subtitles | وعلى كوني وفريقه ، إعادة تصميم كاميرتهم والعودة الصيف المقبل من جديد |
Yani yeni bir gözleyiciyi tasarlayıp yoktan üretmeliydi. | Open Subtitles | وهذا يعني انه يتوجب عليه تصميم وبناء آلة من الصفر |
Yeni bir tane tasarlayıp dikecek vaktim yok. | Open Subtitles | لا أملك الوقت لتصميم وخيـاطة فستـان. |
Aida tasarlayıp yapmıştı değil mi? | Open Subtitles | الذي أنقذ الفريق ...في مهمتهم الأخيرة إيدا) صممته و بنته، صحيح؟ ) |
Özel mülkler, kütüphaneler, oteller, buna benzer şeyleri tasarlayıp inşa ederiz. | Open Subtitles | نصمم ونبني عقارات خاصة، مكتبات، فنادق، وما شابه |
Biz taşıtları daha iyi tasarlayıp ürettikçe, son derece güçlü 4 tekniği kullanarak onları aynı zamanda gereksiz sürüşü engelleyecek şekilde akıllıca kullanabiliriz. | TED | و مثلما نصمم و نصنع المركبات بطريقة أفضل, يمكننا أيضاً أن نستخدمها بصورة أذكى عن طريق استخدام أربع تقنيات فعّالة للقضاء على القيادة التي لا حاجة لها. |