Tatlı için otobüs durağının yanındaki şu şirin yoğurt dükkanına gidebiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت للتحلية أن نذهب إلى متجر الزبادي الرائع بالقرب من محطة الحافلات |
Tatlı için otobüs durağının yanındaki şu şirin yoğurt dükkanına gidebiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت للتحلية أن نذهب إلى متجر الزبادي الرائع بالقرب من محطة الحافلات |
İyi haber! Tatlı için bir sürü yerim var artık! | Open Subtitles | أخبار جيدة , لقد صنعت الكثير من الفراغ للتحلية |
Tatlı için de süslü porselenleri kullanmanın hoş olacağını düşündük. | Open Subtitles | كنا نظن أنه قد يكون لطيفة لاستخدام الصين الهوى للحلوى أيضا. |
Sanırım Tatlı için bize katılmadın. | Open Subtitles | حسناً، لا اعتقد انك هنا لتنظم إلينا للحلوى |
Şu yemeğe çağırdığın konuğumuz Tatlı için falan dönerse diye elimde onunla uyuyacağım. - Kızdın sen. | Open Subtitles | و سأنامُ معهُ في حالة قرر ضيفُ عشائكِ اللعين العودة من أجل الحلوى أو شيءٌ من هذا القبيل |
Tatlı için de, kırmızı keklerden* var. | Open Subtitles | . لكنّها تستحق ذلكَ . و للتحلية لدينا كعكةٌ مُخمّلة حمراء |
Bir başka müthiş özelliğiyse herzaman Tatlı için yeri vardı. | Open Subtitles | شيء آخر رائع, كان لديها دائماً مكان للتحلية |
Bir not defteri vardı: bunu yemesini istiyorum ve bu öğün bunu ve Tatlı için bu ve bunu. | Open Subtitles | إن لديه دفتر مكتوب فيه , أنا أريدها أن تأكل هذه وتلك في هذه الوجبة , هذه وتلك للتحلية مثلاً |
Hiçbir şey beni Tatlı için bana eşlik etmenizden daha memnun edemez. | Open Subtitles | لا شيء سوف يسرني أكثر اذا كان بإمكانكم الإنضمام لي للتحلية. |
Süt aldım ve Tatlı için de küçük pasta. | Open Subtitles | إذاً، لديّ بعض الحليب بعض الكعك للتحلية |
Bazen Tatlı için turta alır. | Open Subtitles | وفي بعض الاحيان تطلب فطيرة للتحلية |
Tatlı için başka bir mekânı mı gitsek? | Open Subtitles | هل يمكننا الذهاب لمكان آخر للتحلية ؟ |
- Amatriciana soslu makarna roka salatası ve Tatlı için büyükanne turtası. | Open Subtitles | -ماذا جلبت لي؟ -أماتريسيانا" " سلطة "جرجير"، و"تورتة ديلا نونا" للتحلية |
Yarın öğle yemeğinden sonra karavanıma uğra. Tatlı için yer ayırmayı unutma. | Open Subtitles | تعال الى مقطورتي غداً بعد الغداء، وأبقِ مكاناً في معدتك للحلوى |
Şey, sanırım Tatlı için de zamanımız var. | Open Subtitles | . حسناً أظن أنة هناك متسع من الوقت للحلوى - |
Odayı Tatlı için hazırlayın. Browniler getirdim. Hayır, teşekkürler. | Open Subtitles | ابق مكاناً للحلوى لقد أحضرت كعك بنيّ |
Ayrıca sonrasında Tatlı için Modern'e uğrarız. | Open Subtitles | وأعتقد أيضًا أننا سنتوقف بعد ذلك للحلوى |
Tatlı için gelmedim. | Open Subtitles | لم آتي من أجل الحلوى |
Kendi suyunda yüzen barbunya ve Tatlı için de şüpheli bir portakal. | Open Subtitles | وفاصوليا مع صلصتها وللتحلية ، برتقالة مشكوك بأمرها |
Kızlar tahmin edin bakalım Tatlı için ne yaptım? | Open Subtitles | مرحباً يا فتيات, أحزروا ماذا؟ لدينا شيءٌ مُميز من أجل التحلية |
O zaman Tatlı için uğrayabilirim galiba. | Open Subtitles | أعتقد بأنّ بوسعي المجيئ لتناول الحلوى |
Ve Tatlı için yemek bölümünden günlük bedava yoğurttan paylaşırız. | Open Subtitles | نعود للمنزل نغتسل ثم نذهب للسوق، بشأن الحلوى نتقاسم زبادي في صالة الطعام |