| Tavan arasındaki pencereye ne olduğunu hala bilmediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق ما زلت لا أعرف ما حدث لالنافذة في العلية. |
| - Kuş gibi ses çıkarmıyorlar. - Tavan arasındaki fareler sanıyor. | Open Subtitles | لا تبدو لي كالطيور تظن بأن هناك فئران في العلية |
| Victor Jacques Tournier. O da bir çeşit alet imalatçısıymış. Tavan arasındaki o aletler. | Open Subtitles | كان صانع أدوات وتلك أدواته التي في العلية |
| Siz, ben, Tavan arasındaki herkes o merkezi işlem birimi. | Open Subtitles | أنتم وأنا وكل الأشخاص بالغرفة العلوية نمثل النسخة الأصلية للعقل |
| Anlaşılan Tavan arasındaki su ısıtıcı patlamış. | Open Subtitles | يبدو أن سخان المياه بالغرفة العلوية انفجر |
| Ve ben de bizim Tavan arasındaki kıyafetleri hatırladım. | Open Subtitles | . ثم تذكرت عن الملابس التي كانت لدينا في الغرفة العلوية |
| Tavan arasındaki şeyleri görmeliydin-- | Open Subtitles | عليّ منح والدي فرصة أخرى كان ... كان عليكَ رؤية ما يحتفظ به في العليّة |
| Tavan arasındaki masamın üstünde elle yazılmış bir not var. | Open Subtitles | ثمة رسالة مكتوبة بخط اليد على مكتبي في العلية |
| İnsanlar Tavan arasındaki sincapları sevmez. | Open Subtitles | الناس لا يَحْبّونَ السناجبَ في العلية |
| Tavan arasındaki kutuyu gördün mü? | Open Subtitles | و نفس الشيء للصندوق الموجود في العلية." آثار أقدام؟ |
| Tavan arasındaki pencere de... | Open Subtitles | ولل، اه، نافذة في العلية... |
| Tavan arasındaki ambar kapağı. | Open Subtitles | A فتحة في العلية. |
| Tavan arasındaki tüm zihinler bir şekilde etkileşimde olmalı. | Open Subtitles | كل العقول بالغرفة العلوية متصلة بطريقة ما |
| Yalnızca bu Tavan arasındaki insanlar birbirleriyle bağlantılı değilmiş. | Open Subtitles | إسمع ليسوا فقط البشر بالغرفة العلوية متصلون |
| Çocuk, Bean'in Ek Binasının Tavan arasındaki silah dolabının üstünde duran bir elma sandığında hapis. | Open Subtitles | الفتى مسجون في قفص التفاح تحت حراسة مشددة... في بناية (بين) بالغرفة العلوية. |
| Geçen gün Tavan arasındaki eski eşyaları karıştırıyordum ve "kavanozlar" etiketli bir kutu dikkatimi çekti. | Open Subtitles | حسناً، تعرفون، كنت أمرّ ببعض الأمتعة... في الغرفة العلوية قبل أيام، ورأيت صندوق ممتلئ بالمتعلقات. |
| Tavan arasındaki piknikler. | Open Subtitles | تلك النزهة في الغرفة العلوية |
| Ruhları, duvarın içindeki böcekmiş ya da Tavan arasındaki yarasaymış gibi duyabiliyordum. | Open Subtitles | و كان بإستطاعتي سماع الأرواح في الجدران مثل النمل الأبيض... أو خفافيش في العليّة. |