| Bütün ihtiyacım olan bir lobotomi ve bir tayt. | Open Subtitles | أعتقد كل ما أريده هو جراحة في المخ وملابس ضيقة |
| Bunlar büyük filmler Fink, tayt giyen iri yarı adamlarla ilgili. | Open Subtitles | تلك أفلام ناحجة يا "فينك"، عن رجال ضخام، في ملابس ضيقة! |
| Bu yüzden evlerine gizlice giriyordum. Ama öncelikle size tayt bulmam gerekecek. | Open Subtitles | لهذا كنت أراقب منازلهم لكن أولاً، يجب أن أجد لكما بعض الجوارب |
| Sürekli giymem gereken çok sıkı tayt gibi bir şey vardı. | Open Subtitles | كنت ألبسه.. مع حزام ضيق كان علي إرتدائه في جميع الأوقات |
| Erkekler için tayt yapmaya ne zaman başlayacaklar Flippy? | Open Subtitles | متى سيصنعون سراويل مثل هذه للرجال يا تافه؟ |
| - Yine de bir iblis olabilir. - Paige tayt giyiyordu. | Open Subtitles | قد يكون مشعوذاً بايدج لقد كان يلبس جوارب |
| Neden pembe tayt olmasın? | Open Subtitles | لماذا ترفض الزي الضيق القرنفلي؟ تعلم. |
| Peki sen siyah tayt ve çizmeli olanı fark ettin mi? | Open Subtitles | وهل لاحظتي تلك المرتدية الجوارب السوداء الضيقة والحذاء الطويل؟ |
| Affedersiniz ama tayt giymiş halinizi düşündükçe kusacak gibi oluyorum. | Open Subtitles | معذرة , لكن التفكير بكم يا رجال . . مرتدين ملابس ضيقة يجعلني أريد أن تتقيأي |
| Ama kostümlerimiz uyumlu ve sen kendininkini giymezsen ben sadece kask ve tayt giyen biri olurum. | Open Subtitles | ولكن أزيائنا متناسقة, وإذ لم تكن تلبس زيك أنا مجرد شخص في ملابس ضيقة و يرتدي خوذة دراجات |
| Dar, dış hatları ve çavuşu çok belli eden tayt. | Open Subtitles | ضيقة مصنوعة من الألياف المرنه تعرض بعض التفاصيل بها |
| Yeşil tayt, mor pelerin. Süper güçlü, süper hızlıydı. | Open Subtitles | الجوارب الخضراء ، والرأس الأرجواني لقد كان قوياً جداً وفائق السرعة |
| öncelikle,o bir tayt, küloylu çorap değil, ve kostümün bir parçası. | Open Subtitles | هذا فيزون ، وليس بنطال داخلي ضيق وهو جزء من زيّك |
| Ta ki senin tayt giydiğini görene kadar. O zaman anlaşma bozulur. | Open Subtitles | إلا اذ رأيتك بلباس ضيق ، بالإتفاق سيعتبر قد إنتهى |
| Büyüdüğünde... odanda yalnızken... ara sıra tayt giyersin. | Open Subtitles | عندما تصبحُ رجلاً بعض الأحيان تلبسُ سراويل مطاطية في غرفتك |
| Ama hazır buraya kadar gelmişken, yeşil tayt ve pelerin giymeye ve çocuklara büyük şirketlerin çevre için iyi olduğunu söylemeye ne dersin? | Open Subtitles | ولكن ما دمت هنا فما رأيك أن ترتدي جوارب وقبعة خضراء، وتحدّث الأطفال عن دور الشركات الكبرى الفعّال نحو البيئة؟ |
| tayt giymiş. Çok da sıkı bir... | Open Subtitles | يعجبني سرواله الضيق ومؤخرته الضيّقة |
| tayt giymek için yaş sınırı konması gerek. | Open Subtitles | يجب أن يكون عمر محدد لارتداء المبلاس الضيقة |
| Kafama bir tayt geçirip banka soysam bunun aptalca bir fikir olduğunu düşünürdün! | Open Subtitles | اذا انتهى بي المطاف لابسةً لباساً ضيق ومحاولةً سرقة بنك, تظنها فكرة حمقاء! |
| Bu da sarı tayt giydiğin içindi! | Open Subtitles | وهذا لأنك ترتدي قماش مطاطي أصفر |
| Senin tayt giydiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّك ترتدي ملابس ضيّقة. |
| Bikini, string, jartiyer, baksır, tanga, tayt... | Open Subtitles | بيكيني ، سروال داخلي ، الأربطة سروال داخلي قصير ، سروال داخلي رفيع |
| Ben tayt giymem bilirsiniz. | Open Subtitles | فأنتم تعلمون أنني لا أرتدي الألياف اللدنة |
| tayt giymiş ortak dostumuz Kuzey Kutbundaki mekanını bununla oluşturdu. | Open Subtitles | هكذا صنع صديقنا المشترك ملاذه في المحيط المتجمد الشمالي |
| tayt giyenlerle dolu bir okula gidiyorsun? Onlarla yap | Open Subtitles | أنتي تذهبين الي مدرسه مليئه بأولاد يرتدون الملابس الضيقه , أختاري منهم |