İşte güneş ışığı gibi bir tebessüm. | Open Subtitles | و أتمنى أن الأن ها هى الإبتسامة المصنوعة من ضوء الشمس |
Bir zamanlar mutlu bir adamdım. Yüzümden tebessüm eksik olmazdı. | Open Subtitles | لقد كنت من قبل رجلاً سعيداً ولم تبعد الإبتسامة عن وجهي أبداً. |
Büyük bir tebessüm Harry. Sen ve ben birinci sayfayı hak ediyoruz. | Open Subtitles | ابتسامة كبيرة يا هاري، لصورتنا أنا وأنت على الصفحة الأولى |
Bazen yüzünüze bir tebessüm kondurup kibarca istemeniz işleri kolaylaştırır. | Open Subtitles | أحيانا إنه أسهل أن تضع ابتسامة و فقط تسأل |
Ama babam ne zaman akordeonunu çıkarsa annemin yüzünde mutlaka bir tebessüm belirirdi. | Open Subtitles | لكن كل مرة يخرج بها أبي البيانو اليدويّ دائماً ما يجعلها تبتسم |
"Gözler, inciler, tebessüm, saçlar, elbiseler, ses, ayakkabı, | Open Subtitles | عينان , حواجب , إبتسامة أطراف شعر ثوب , حذاء , صوت , ساعة فاخرة |
Eğer ileride geriye dönüp baktığında yüzünde bir tebessüm bırakacağını düşünüyorsan durma yap. | Open Subtitles | إن فكرتي في الموضوع لاحقًا.. فعندما تنظرين لشريط ذكرياتكِ، ورأيتيه شيئاً يجعلكِ تبتسمين.. عندها افعليها. |
"İngilizler dünya kupasında ise kimse uyumaz", biraz tebessüm. | Open Subtitles | اذا لا احد ينام ضحكه سغيره |
Tanımadığım insanların hepsi hayatıma baktığımda gördüğüm neşeyi anlarmışçasına bana tebessüm ediyor. | Open Subtitles | غريبان تماماً كلهم ابتسمو علي كأنهم فهموا متعتي |
Allah a ve peygamberine inanmayı... zina etmemeyi, harama el uzatmamayı, zulmetmemeyi... komşularımıza yardım etmeyi, bazen bir tebessüm bile yardım sayılır diyor. | Open Subtitles | سأتحدث عن رسول الله محمد علمنا أن نعبد آله واحد أن نتحدث بالصدق و أن نحب جيراننا كما نحب أنفسنا أن نعطى الصدقة , حتى الإبتسامة تكون صدقة |
Diğer bombanın yerini söylemezsen, ben de hapishanede geçireceğin tüm vakti diğer bir mahkumun yüzüne koca bir tebessüm yerleştirmekle harcayacağından emin olacağım. | Open Subtitles | إن لم تخبرني بشأن القنبلة الأخرى, سأتأكد أن وقتك في السجن... ستقضيه في رسم الإبتسامة على وجوه المساجين. |
"Aynı yüz, aynı tebessüm ve gülüş." | Open Subtitles | نفس السمات نفس الإبتسامة والضحك |
İçinde ne var bilmiyorum ama sana onu hatırlatacak yüzünde küçük bir tebessüm oluşmasını sağlayacak bir şey olabilir. | Open Subtitles | أقصد، لا أعرف ماذا بالداخل ولكن كإحتمال بعيد، فلربّما تجعلكِ تُفكِّرين به في حالة أنها تضع ابتسامة على وجهك... |
Sahiden de durup beni dinledi ve yarım bir tebessüm ettiğinden de oldukça eminim. | Open Subtitles | وفي الواقع استمع لي و أنصت وأنا متأكد بأنه منحني ابتسامة صفراء |
Kocama 1 yıl şartlı tahliye ver, hapishane olmadan, ben de sana mütavazı bir tebessüm çakayım. | Open Subtitles | أنت تعطي زوجي واحد تحت المراقبة العام، لا وقت السجن وسأعمل حتى ابتسامة رزين بالنسبة لك. |
Yüzünde bir tebessüm gördüm. | Open Subtitles | و يمكنني رؤيه وجهها و هي تبتسم |
Yüzüne bakın! Suratında pis bir tebessüm var! | Open Subtitles | شاهدوا وجهها , إنها تبتسم |
Gel, otur. Kimseye tebessüm etme. | Open Subtitles | تعال، أجلس، لا تبتسم لأي أحد |
Genellikle en azından küçük bir tebessüm verirdin. | Open Subtitles | عادةً ما أحصل منكِ على لمحة إبتسامة ، من مُلاحظاتي |
Şimdiye kadar gördüğüm en tatlı tebessüm seninki. | Open Subtitles | أنت لك أجمل إبتسامة رأيتها في حياتى |
Bir tebessüm mü görüyorum? | Open Subtitles | هاي, إبتسامة, هاه؟ |
Neden gerçek bir tebessüm etmiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تبتسمين ابتسامة حقيقية؟ |
Hala tebessüm edebildiğinizi görmek çok güzel, Bayan Hale. | Open Subtitles | "من الجيد رؤيتك تبتسمين سيدة "هيل |
"Biraz tebessüm." demeyeceksin. | Open Subtitles | لا،انت لا تقول ضحكه صعيره |
Siz tebessüm ettiğiniz için, onlar da tebessüm ediyor. | Open Subtitles | لقد ابتسمو لأنكي إبتسمتي |