Bilmelisiniz ki, son birkaç gündür konuşmama hazırlanırken ne söyleyeceğim konusunda ve gördüğünüz bu büyüleyici insanların hepsiyle aynı sahnede olmamdan ötürü iyice tedirgin olmaya başlamıştım. | TED | إذن، على مدى اليومين الماضيين وبينما كنت أعد خطابي، أصبحت متوترة أكثر وأكثر بشأن ما سأقوله وبشأن الوقوف على نفس المسرح مع كل هؤلاء الأشخاص المذهلين. |
Adam bu harita bende diye çok tedirgin oldu. | Open Subtitles | الرجل كان متوتراً حقاً بشأن أن هذه الخريطة بحوذتي |
Başlama yerine çok tedirgin bir şekilde gidip beceriksizce birkaç atış alıştırması yapacaktım. | Open Subtitles | سأذهب الى نقطة اللعب و أنا متوتر و اقوم ببضع ضربات تدريبية خرقاء |
Neden o kadar tedirgin olduğunu anlamamıştım. Anlatabildim mi? | Open Subtitles | لا أعلم لماذا هو كأنه مضطرب, أتعلمون ما أقصد؟ |
Beni içkileri hazırlarken izlemesi çok tedirgin ediyordu. | Open Subtitles | يشاهدني بينما أعد المشروبات وهذا جعلني أتوتر كان يحدق بي وكأني كنت أرسم |
Oh, iyi, o zaman biraz fazla sonra tedirgin hissediyor olmalıdır. Piper, neden kendinizi suçluyorsunuz? | Open Subtitles | حسناً ، إذن لابد أن تكونى شاعرة بالقليل من التوتر أيضاً |
Hayatınız boyunca yapsanız bile sizi biraz tedirgin görüyoruz. | Open Subtitles | دائما اجد نفسي اصبح متوترا حتي لو كنت تفعلها طيلة حياتك اليس كذلك؟ |
Eve geldiğin için nasıl tedirgin olabileceğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف كم أنتِ متوترة لأنكِ رجعتِ إلى الوطن |
Beni tedirgin etti ama kumandan sorun olmayacağına dair güven verdi. | Open Subtitles | و هذا ما جعلني متوترة و لكن بعد فترة أوضح لي أنه لن تكون هناك مشكلة |
İşe döndüğün ve umutların boşa çıktığı için tedirgin olman normal. | Open Subtitles | لا بأس أن تكوني متوترة بشأن , العودة لى العمل , بشأن الرسوب |
Kendinden fazla emin görünme. Fazla tedirgin de görünme. | Open Subtitles | لا تبدو واثقاً كثيراً أو متوتراً كثيراً ايضاً |
Tamam. Ona kızma, birinden hoşlandığında hep tedirgin olur. | Open Subtitles | لا تغضبي منه، أنه يصبح متوتراً في كل مرة يعجب بأحد. |
Ve açıkçası, tecrübesizliğin beni biraz tedirgin ediyor. | Open Subtitles | و بصراحة أنا متوتر قليلاً بالنظر الى قلة خبرتك |
Bazen çok tedirgin oluyorum, çünkü Kaliforniya'da yaşıyoruz. | Open Subtitles | لا, أنا لست لعبة أنا فقط أحيانا متوتر بسبب العيش في كاليفورنيا |
Olacaklar hakkında tedirgin oldum ve asabileştim. | Open Subtitles | ما الذى سينفجر اليوم ؟ كنت مضطرب وقلق |
tedirgin olduğumda uygunsuz cinsel temaslarda bulunuyorum. | Open Subtitles | عندما أتوتر ، أقو بلمسات على أعضاء حساسة |
Onu tedirgin ediyorsun. Beni de tedirgin ediyorsun. | Open Subtitles | انت تسبب له التوتر بحق الجحيم,انت تسبب التوتر لى ايضا |
Hazır mısınız? Biraz tedirgin görünüyorsunuz. | TED | هل أنت جاهز؟ تبدو متوترا قليلا |
Gitme, Rosamund, tedirgin mi ettim seni? | Open Subtitles | لاتذهبى يا روزموند, الا اذا كنت انا اجعلك عصبية ؟ |
Ben kızarsam da bazen insanlar tedirgin olur. | Open Subtitles | وعندما أكون منزعجاً يصبح بعض الناس عصبيين |
Ancak kamera önünde pek tedirgin olur ve ellerini ne yapacağını hiç bilemezdi. | Open Subtitles | لكن طلته على الشاشة كانت مضطربة و لم يعلم مطلقا ماذا يفعل بيديه |
Japonlara mal satmak beni tedirgin ediyor. Sam... | Open Subtitles | صفقات البيع مع هؤلاء اليابانيين توتر أعصابي. |
O tedirgin ve gözlüklü gençle birbirinize aşık olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | بما أنك واقعة في حب ذلك الزميل العصبي الصغير صاحب النظارات |
En tedirgin edicisiyse Suriyeli mülteci çocukların, yalnızca %20'si, Lübnan'da eğitim görüyor. | TED | وأكثر ما يقلق هو أن عشرين بالمئة فقط من اللاجئين السوريين الأطفال يرتادون المدارس في لبنان. |
Çünkü nerede olduğunu bilmediğim zaman tedirgin oluyorum. | Open Subtitles | لأنني أصبح متوتّرة عندما لا أعرف مكانكَ |
Bir de burada rahatsız olacaklar diye tedirgin oluyordun. | Open Subtitles | لتفكري، أنت قلقه انهم لن يكونوا مرتاحين هنا |