Oradaki kuvvetlerle çok az bir tehdit unsuru oluşturuyorduk. | Open Subtitles | لقد كنا نشكل تهديداً ضئيلاً بوجودنا هناك |
Çünkü senin bir çeşit tehdit unsuru olduğunu düşünüyorlar. Ben--Ben şu an açıklayamam, sadece güven bana. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنك تشكلين تهديداً لا أستطيع أن أشرح الأمر |
Ve bu secimleri, halka karsi bir tehdit unsuru olusturmaktadir. | Open Subtitles | هذا القرار يجعلهم تهديداً للمجتمع ثانيةً |
O adam bir yalancı, toplum için bir tehdit unsuru ve o elini kolunu sallayarak aramızda saklandığı sürece kimse güvende değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل كاذب, ومجنون, وما دام يجوب الأرجاء طليقاً, ويختبئ بيننا, لن يكون أحد آمناً. |
Ve bu seçimleri, halka karşı bir tehdit unsuru oluşturmaktadır. | Open Subtitles | هذا القرار يجعلهم تهديداً للمجتمع ثانيةً |
Bir keresinde polis beni sorgu için alıp götürmüştü ancak daha sonra kimse için bir tehdit unsuru oluşturmadığım için serbest bıraktılar özellikle de kendime karşı tehdit içermediğim için. | Open Subtitles | أخذتني الشرطة ذات مرة للإستجواب ولكن أطلقوا سراحي عندما قرروا أني لا أشكّل تهديداً إلى أي أحد غير نفسي |
Gemiyle geldiğinizi ve Tauri'nin bir tehdit unsuru olduğunu biliyor. | Open Subtitles | يعلم بمجيئكم بالمركبة ويعلم بأن (التوري) تشكل تهديداً |
Ama o hâlâ bir tehdit unsuru. | Open Subtitles | ولكنها لازالت تشكل تهديداً |
O adam bir yalancı, toplum için bir tehdit unsuru ve o elini kolunu sallayarak aramızda saklandığı sürece kimse güvende değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل كاذب, ومجنون, وما دام يجوب الأرجاء طليقاً, ويختبئ بيننا, لن يكون أحد آمناً. |