| Bildiklerimi anneme anlatmakta elbette gecikmedim ve birden kendimizi içinden çıkılması zor ve tehlikeli bir durumda bulduk. | Open Subtitles | "لم أضع وقتاً بالتأكيد في إخبار أمي بكل ما أعرف... و وجدنا أنفسنا فجأة في وضع خطير و صعب |
| tehlikeli bir durumda olduğumu anlamışsındır. | Open Subtitles | (نيك)، أنا متأكّد من أنّكَ أدركتَ الآن بأنّكَ متورّط في وضع خطير للغاية |
| Lee tehlikeli bir durumda. | Open Subtitles | (لي) في وضع خطير. |
| Çok tehlikeli bir durumda bulunuyoruz ve eylemlerimizi çok dikkatli planlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | ونحن في وضع خطر جدا ويجب علينا التعامل معها على هذا النحو. |
| Tanrım göreve çıktığım zaman tehlikeli bir durumda olsam da insaların hayatını kurtarmam için bana güç ver. | Open Subtitles | ياالهي عندما تلقيت ذاك النداء وبالرغم من أني في وضع خطر |
| Lim Deok Kyu, tehlikeli bir durumda. | Open Subtitles | (ليم) في وضع خطير. |