Daha geçen hafta takılmış ve yalnızca bir tek anahtar var, ve o da Jerome'nin üzerinde bulunmuş. | Open Subtitles | تم تثبيته الأسبوع الماضي فقط وله مفتاح واحد ووجدناه على الجثة |
- Güzel. Farklı kilitler için farklı anahtarlar mı istersiniz... yoksa tek anahtar tüm kilitleri açsın mı? | Open Subtitles | هل تريد مفاتيح منفصلة للأقفال المختلفة أم تُريد مفتاح واحد لكل الأقفال؟ |
tek anahtar var ve onu da saklıyor. | Open Subtitles | وهنالك مفتاح واحد وهو يخبىء ذلك المفتاح |
Geçitin açılmamasını kesinleştirmek için onu açan tek anahtar parçalandı ve dünyanın dört bir yanına dağıtıldı. | Open Subtitles | للتأكد من يمكن أبدا أن تكون مقفلة البوابة تم كسر لها المفتاح الوحيد حتى والمنتشرة في جميع أنحاء العالم. |
tek anahtar da bende olduğu için televizyon hala oradadır. | Open Subtitles | ولدي المفتاح الوحيد لذا التلفاز مازال بالداخل |
tek anahtar onda. Anahtar bende değil, kapı da kilitli. | Open Subtitles | إنها لديها المفتاح الوحيد إننىليسلدىهذا المفتاح,إنه مُغلق . |
Sadece tek anahtar. | Open Subtitles | و فقط مفتاح واحد . |
- tek anahtar sende. | Open Subtitles | مفتاح واحد فقط |
Kristal, kutuyu açan tek anahtar. | Open Subtitles | هذه الكرستالة هي المفتاح الوحيد للصندوق |
Hayır, olamaz. tek anahtar bende. | Open Subtitles | كلا، لا يمكن ذلك هذا هو المفتاح الوحيد |
- Bakabildiğim tek anahtar bu. | Open Subtitles | - هذا هو المفتاح الوحيد - الذي يمكن إستعماله |
Fabian rec merkezine tek anahtar vardı, hangi Lou ondan aldım demektir. | Open Subtitles | فابيان كان يملك المفتاح الوحيد لهذا المركز والذي يعني بأن لز قد اخذه منه... |
Şimdi, bu şifrelenmiş veri, sunucu üzerinden Alice'e gönderiliyor. Veri, Alice'in açık şifre anahtarı ile şifrendiği için, mesajı deşifre edecek tek anahtar, Alice'e ait özel anahtar. Ve bu anahtara gerçekten sahip tek kişi Alice. | TED | والآن يتم إرسال هذه البيانات المشفرة لأليس من خلال الخادم، ولأنه وقع تشفير البيانات باستخدام المفتاح العام الخاص بأليس، المفتاح الوحيد المستخدم لفك التشفير هو المفتاح الخاص، واتضح أن أليس هي الشخص الوحيد الذي يملكه. |