Benimle şarap içmene engel olacak tek bir sebep olabilir. | Open Subtitles | هناك سبب واحد فقط قد يمنعكِ من مشاركة زجاجة معي |
- Ne zamandır bunu düşünüyordum. Eve gitmem için milyonlarca, kalmam içinse tek bir sebep var. | Open Subtitles | هناك مليون سبب يجعلني أريد أن أذهب للبيت ولكن ليس لي إلا سبب واحد لأبقى |
Yani Randy Hontz'ın burada olması için tek bir sebep var. | Open Subtitles | إذاً هناك سبب واحد لـ " راندي هوتز " للبقاء هنا |
- Kaçmak için kullanabileceğimiz birşey mi? - Seni gemimize tek bir sebep için aldık. | Open Subtitles | هل هى شىء يمكننا إستخدمه للهرب لقد أحضرناك على المتن لسبب واحد |
Size söyleyeyim, kaltakların böyleleri buraya tek bir sebep için, yalnızca tek bir sebep için gelir. | Open Subtitles | دعني أخبرك شيئاً وغدة مثل تلك تأتي إلى هنا لسبب واحد و فقط سبب واحد |
Gitmemem için tek bir sebep gösterebilir misin? | Open Subtitles | لقد فهمنا. أعطيني سبباً واحداً لماذا لا يمكنني الذهاب. |
Şu an seni öldürmemem için tek bir sebep ver. | Open Subtitles | أعطيني سببًا واحدًا يُثنيني عن قتلكِ في الحال. |
Seni kapıdan tekmelememem için tek bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطينى سبب واحد لماذا لا أقوم بفحص منزلك الآن؟ |
Senden bir şey saklaması için gerçekten sadece tek bir sebep var. | Open Subtitles | حسناً، هناك سبب واحد فقط لابقائه أمر بعيد عنك |
Her neyse, işin gerçeği, tek bir sebep seçemiyorum. | Open Subtitles | على أية حال، الحقيقة أنني لا أستطيع اختيار سبب واحد |
Kendinizi buna teslim ettiniz. tek bir sebep için! Çünkü bu gelecek bugün sizden hiçbir şey istemiyor. | Open Subtitles | تركتم أنفسكم له من أجل سبب واحد وهو لأن ذلك المستقبل لا يطلب منكم أي شيء اليوم. |
Bunu yapmam için tek bir sebep göster. | Open Subtitles | أعطني سبب واحد لماذا أود أن تفعل أي وقت مضى أن. |
Olmaman için tek bir sebep bulamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع التفكير في سبب واحد يمنعك من ذلك. |
Bu tüyler tek bir sebep için evrimleşmiş olmalılar onları sıcak tutmak için. | Open Subtitles | على الأرجح، هذا الريش قد تطور به لسبب واحد فقط، و هو الحفاظ على دفء جسده |
Aslında olabilirdim ama tek bir sebep yüzünden olamadım. | Open Subtitles | كان مِن المفترض أنْ أكون هنا لكنّي لستُ كذلك وكلّ هذا لسبب واحد |
tek bir sebep için dışarı çıktığını söyledi, Noah. | Open Subtitles | لقد قال بأنه سيأتي لسبب واحد نوا |
Ama hayır. Sadece tek bir sebep için oradaydım. | Open Subtitles | ولكن كلا, كنـُـت هناك لسبب واحد |
Bunda hemfikiriz. Gitmemem için tek bir sebep gösterebilir misin? | Open Subtitles | أعطيني سبباً واحداً لماذا لا يمكنني الذهاب. |
Sana güvenmem için tek bir sebep göstersen dünden razıyım. | Open Subtitles | إن أعطيتني سبباً واحداً وجيهاً لذلك سأفعل. |
Bana söylediklerini dinlemem için tek bir sebep ver. | Open Subtitles | امنحيني سبباً واحداً يجعلني أرغب في الإستماع إلى أى شيء تقولينه |
Şu anda işini bitirmemem için bana tek bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطني سببًا واحدًا لا يجعلني أقبض عليك حالا |