Buna tek bir sebepten devam etmek istedim. | TED | مع نمو الشركة، أردت أن أواصل هذا لسبب واحد بسيط: |
Kızın, sırf tek bir sebepten ötürü kendi gözlerini başından söküp attı o da bu meclisi korumaktı. | Open Subtitles | لقد اقتلعت ابنتكِ عيناها من جمجمتها لسبب واحد فقط هو حماية الطائفة. |
Siz o kızı yerinden edip buraya tek bir sebepten getirdiniz. | Open Subtitles | انتزعت تلك الفتاة وأحضرتها إلى هنا لسبب واحد |
Röportaj yapacağım, ama sadece tek bir sebepten ötürü. | Open Subtitles | سوف أعطي المقابلة، ولكن لسبب واحد فقط. |
Balık ve Av Hayvanları Dairesi tek bir sebepten beni buna ikna etti. | Open Subtitles | عصابات شنغهاي للصيد كانت هنا لسبب واحد |
İyi insanı oynuyorsun ama hepimiz biliyoruz ki tüm bunları tek bir sebepten dolayı yapıyorsun. | Open Subtitles | ... لذا , فالتلعب دور الرجل الصالح , ولكن جميعنا علي علم ... بأنك تقوم بهذا , لسبب واحد |
Bunu tek bir sebepten dolayı yaparım. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لسبب واحد |
tek bir sebepten dolayı yaşadım. | Open Subtitles | تحمّلتها لسبب واحد فقط |
tek bir sebepten dolayı işe yaramıyor. | Open Subtitles | لكنها لا تعمل... لسبب واحد بسيط |
tek bir sebepten dolayı, umut. | Open Subtitles | لسبب واحد... الأمل. |