Parçacık, tanımı gereği, herhangi bir anda tek bir yerde olur. | TED | الجسيمات حسب تعريفها توجد في مكان واحد في أي لحظة زمنية. |
tek bir yerde yaşamaya inanmıyor musunuz, Bay Quick? Ailem taşındı. | Open Subtitles | انت لا تعتقد بالعيش في مكان واحد يا سيد كويك ؟ |
Ama neden bütün bu insanları tek bir yerde toplasınlar ki? | Open Subtitles | لكن لماذا بحق الجحيم يضعون كل الجثث في مكان واحد ؟ |
Bana, Eddie, acının sırrı onu sadece tek bir yerde hissedebilmendir, dedi. | Open Subtitles | فقال لي لو تمكنت من أن تشعر بالألم بمكان واحد بكل مره |
tek bir yerde kalıp, bazı sorunları çözene kadar beklesen daha iyi olur. | Open Subtitles | إنه لشيء جيد أن تستقر بمكان واحد وتحل بعض القضايا |
Fazlasıyla uzun bir süre için tek bir yerde bulunmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | يتحتّم أن يظلّوا في منطقة واحدة لأطول فترة ممكنة. |
onun hakkında bilmemiz gereken her şey... tek bir yerde. | Open Subtitles | أيّ شيء نحتاج أن نعرفهُ عنه هو في مكان واحد |
Tuzaklar, yemler... Vektörler hastalanmamış herkesi tek bir yerde toplamamızı istediler. | Open Subtitles | لقد أرادنا حاملو المرض أنْ نجمع غير المصابين في مكان واحد |
20. yüzyıl teknolojisi düşünülünce çok fazla veri ve çok fazla gücün tek bir yerde toplanması açık bir şekilde etkisizdi. | TED | وبتكنولوجيا القرن 20، كان من غير المجدي محاولة تركيز الكثير من البيانات والكثير من القوة في مكان واحد. |
Biophony, belirli bir yaşam alanındaki bütün organizmalar tarafından oluşturulan tüm seslerdir; aynı anda ve tek bir yerde. | TED | وهي كل صوت أصدره كائن حيّ في الموطن الطبيعي في وقت واحد و مكان واحد. |
Tüm bonoları tek bir yerde toplayın ve gelip başlasınlar. | TED | قم بتجميع كل تلك السّندات في مكان واحد واجلس ثمّ انتظر. |
Bazen tek bir yerde 12 saat boyunca dikilip bir duvara bakmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | أحياناً علي الوقوف عند مكان واحد لـ12 ساعة وأحدق على الجدار |
Hepsi tek bir yerde mi? | Open Subtitles | في مكان واحد ؟ وماذا بإمكان جبرييل أن يفعل به؟ |
Eğer kaybolursam beni bulabilmesi için, tek bir yerde kalmam gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت أن حدث وتهت علي إن أبقي في مكان واحد لتستطيع أيجادي |
Eğer kaybolursam beni bulabilmesi için, tek bir yerde kalmam gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت أن حدث وتهت علي إن أبقي في مكان واحد لتستطيع أيجادي |
tek bir yerde kalmak ve bazı şeylerin normal devam etmesini istiyorum | Open Subtitles | أريد فقط البقاء في مكان واحد أعيش حياة طبيعية |
tek bir yerde kalıp, bazı sorunları çözene kadar beklesen daha iyi olur. | Open Subtitles | إنه لشيء جيد أن تستقر بمكان واحد وتحل بعض القضايا |
Enkazı ve gölün dibini taradık ve hiçbir yerde bulamadık bu demek oluyor ki tek bir yerde olabilir | Open Subtitles | مشطنـا قاع البحيرة والحطـام ولم أجده بأي مكان مما يعني أنّه بمكان واحد |
20. yüzyılda otoriter rejimlerin önündeki asıl engel, yani tüm bilgileri tek bir yerde toplama çabası, en büyük avantajları hâline gelecek. | TED | والعائق الرئيسي أمام الأنظمة الاستبدادية في القرن 20... وهو محاولة جمع كل المعلومات بمكان واحد... سيصبح ميزتهم الكبرى. |
Dünya'da sadece tek bir yerde yetişen bir çiçek. | Open Subtitles | زهرة لا تنمو إلا بمكان واحد على الأرض |
Herkes tek bir yerde olursa benim için daha kolay olur. | Open Subtitles | يجعل عملي أسهل إذا ما كانوا بمكان واحد |
- Eğer salgın tek bir yerde başlarsa ilk günün sonunda birkaç yüz durum ortaya çıkar. | Open Subtitles | -اذا بدأ الفيروس فى منطقة واحدة ... فستكون هناك بضعة مئات من الحالات فى نهاية اليوم الأول |