Sonra peşime düştüler ve ben... beni takip etmeye cesaret edemeyecekleri tek yere kaçtım. | Open Subtitles | لذا طاردوني فهربت في المكان الوحيد الذي لن يجرؤا ان يتبعونني فيه |
Temiz bir görüş açısının, iyi ve güçlü korunma alanı olan tek yere. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي لديه منطقه رؤيه جيده واستقبال موجات هاتفيه قويه |
Daima, sörf yapmayı düşlediğim tek yere. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي حلمت بالسباحة به دوماً |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
Onu MRI makinesinin yeterince büyük olduğu tek yere yollarlar. | Open Subtitles | نرسلهم للمكان الوحيد الذي به أجهزة كبيرة للتصوير بالرنين المغناطيسي |
Bu işçiler çiçek virüsünün hayatta kaldığı dünya üzerindeki tek yere gidip, çiçek hastalığı kaptıktan sonra ölmek için evlerine döndüler. | TED | والقبض على مرض الجدري في مكان واحد المتبقية التي كان الجدري، وتوجه إلى منزله للموت. |
Böylece aklıma gelen tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذي خطر على بالي |
Bizim gidemeyeceğimiz tek yere gitmiş. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى المكان الوحيد الذي لا يمكننا الذهاب إليه |
Bizim gidemeyeceğimiz tek yere gitmiş. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى المكان الوحيد الذي لا يمكننا الذهاب إليه |
Ve sen gitmemen gereken tek yere gideceksin. | Open Subtitles | وأنت ذاهب إلى المكان الوحيد الذي يجب ألا تتواجد فيه |
Sadece beni takip etmeyeceğin tek yere gideceğim. | Open Subtitles | فقط سأقوم بالذهاب إلى المكان الوحيد الذي لا يمكنك ملاحقتي في. |
Bu delilin faydalı olacağı tek yere. | Open Subtitles | إلى المكان الوحيد الذي يفيد فيه تسليم الدليل. |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
Yaptıklarından sonra bunun olmasına izin veremezdim. Bu yüzden seni kucağıma alıp, güvende olacağını bildiğim tek yere getirdim. | Open Subtitles | بعد ما فعلتِه، ماكنتُ لأدَعَ هذا يحدث، لذا حملتكِ وجلبتكِ للمكان الوحيد الذي أنا موقن بسلامتكِ فيه. |
Turk'den saklanmam gerekiyordu, ben de kimsenin girmeyi göze alamayacağına emin olduğum tek yere girdim. | Open Subtitles | اضطررت للإختباء من تِرك لذا ذهبت للمكان الوحيد في المستشفى الذي عرفت بانه لا أحد يجرؤ على المجيء |
Ben de onu bu şehirde gerçekten hava alabileceğin tek yere getirdim. | Open Subtitles | أخذتُها للمكان الوحيد في المدينة الذي ستجد فيه حقًّا بعض الهواء. |
Sonra da onu şehirde içeri girmesine izin verilmeyecek tek yere yollarız. | Open Subtitles | ثم نرسله إلى مكان واحد فى البلدة وسوف يقوم بـإنكار أن له أي دخل |
Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذا اردت فقط المكان, الذى يستطيع مساعدتى على اسقاطهم. |
Ben de çaresizliğimle dünyada beni sevdiklerinden emin olduğum insanların olduğu tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك، في يأسي, ذهبت إلى المكان الوحيد في العالم حيث كنت أعرف على وجه اليقين أنه هناك أشخاص أحبوني |