"tek zaman" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوقت الوحيد الذي
        
    • المرة الوحيدة التي
        
    • هو الوقت الوحيد
        
    • الوقت الوحيد الذى
        
    • إنه الوقت الوحيد
        
    • اللحظة الوحيدة
        
    • المره الوحيده التى
        
    Canlı olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırladığım tek zaman öldüğüm zaman. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي اتذكر كيف كنت عندما كنت حيا هو عندما احتضر
    O köprünün üzerinde olduğum tek zaman otobüsle eve dönerken. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي أمّر فيه من هذا الجسر عندما أكون عائداً إلى المنزل على متن حافلة
    Bu burada yalnız kalabildiğim tek zaman. Open Subtitles إنه الوقت الوحيد الذي أحصل فية على هذا المكان لوحدي
    Benim kötü adamı oynadığım tek zaman, bir Kilise piyesiydi. Open Subtitles المرة الوحيدة التي كنت فيها مساعداً كانت في لعبة الكنيسة
    Nozowitz'i Ashbaugh ile gördüğünüz tek zaman o zaman mıydı? Open Subtitles وهذه هي المرة الوحيدة التي رأيتِ فيها نوزويتز مع آشبو؟
    Haftasonları eğlenerek zaman geçirebileceği tek zaman. Open Subtitles عطل نهاية الأسبوع هو الوقت الوحيد لديها لقضاء وقت ممتع
    Neden birlikte olmamızı istediğin tek zaman kıçının ... - dette olduğuu zaman oluyor? Open Subtitles لماذا يبدو الوقت الوحيد الذى تريدين فيه أن نبق معا هو ذلك الوقت الذى تكونين فيه عرضة للخطر؟
    Bana iyi davrandığı tek zaman ilk tanıştığımızdaydı. Open Subtitles كان الوقت الوحيد الذي كان لطيفا بالنسبة لي عندما التقيت به لأول مرة.
    Kendimi iyi hissettiğim tek zaman seninle olduğum rüyalarım. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي أشعر فيه أني بخير هو في أحلامي معك
    Kavga etmediğimiz tek zaman, seks yaptığımız anlardı. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي لم نكن نتشاجر فيها هو عندما نمارس الحب
    Sistem testi, Ballantine'ın nerede olduğunu bileceğimiz tek zaman. Open Subtitles اختبار نظام التكامل هو الوقت الوحيد الذي نعرف أين يكون فيه بلانتين
    Müsait olduğu tek zaman. Open Subtitles وهذا هو الوقت الوحيد الذي ليس مشغولاً به
    Bu oynayabildiğimiz tek zaman. Open Subtitles إنـه الوقت الوحيد الذي يمكننـا اللعب فيـه
    Saat 7:00 erken biliyorum ama gelebileceğim tek zaman bu. Open Subtitles أعلم أن السابعة صباحاً وقت مبكر لكنه الوقت الوحيد الذي أستطيع القدوم فيه
    Saklandığın yerden çıktığını gördüğüm tek zaman, yeri süpürürlerken, evi temizlerken bir de seni yemeğe çağırırken. Open Subtitles المرة الوحيدة التي أراكِ تتحركين فيها هي عندما يقومون بكنس المنزل وتنظيفة ودعوتك للحضور الى طاولة العشاء
    Senin insanları gördüğün tek zaman neyin üstüne bastığını görmek için aşağıya doğru baktığın zamandır. Open Subtitles المرة الوحيدة التي ترى فيها الناس هي عندما تنظر الى الأسفل لترى ماذا تدوس
    Erkeklerin kucaklamaktan hoşlandığı tek zaman bunun alt tarafları kucaklamaya dönüşeceği zamandır. Open Subtitles المرة الوحيدة التي يحب فيها الرجل المعانقة هي عندما يعتقد ان ذلك سيؤدي الى أبعد من ذلك
    Yeni bir kurtadamın yaratılacağı tek zaman budur. Open Subtitles هذا هو الوقت الوحيد الذى يُخلق فيه المٌستذئب الحقيقى.
    Kendini sevdiğin tek zaman... bu kancığın hoşlanabileceği bir erkek olmaya çalıştığın zamandı. Open Subtitles اللحظة الوحيدة التي أُعجبت فيها بنفسك كانت حينما كنت تحاول أن تكون شخصاً قد تحبّه هذه العاهرة
    Hepsinin bir arada oldukları tek zaman oydu. Open Subtitles هذه هى المره الوحيده التى كانوا جميعا سويا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more