Üç sebebi var. Bunlardan ilki, insanların bu teknolojilere erişimi yok çünkü yeterli maddi durumları yok. | TED | أولا: أن هؤلاء الناس لا يمكنهم الحصول على تلك التقنيات لأنهم غير قادرين على تحمل تكلفتها. |
Biz düşümü başarabilecek gerçek, çalışabilir teknolojilere ve uygulamalara sahibiz. | TED | ولدينا التقنيات والممارسات الحقيقية والفعالة التي تمكننا من الانسحاب. |
Özellikle askerlerimize yardımcı olacak teknolojilere özel bir ilgileri var. | TED | لقد كانوا مهتمين بالتحديد بتلك التقنيات التي تخدم جنودنا. |
JC: Peki, uygulama düzeyinde, ilk olarak hangi teknolojilere bakıyorsunuz? | TED | جون: رائع، وعلى المستوى العملي، ما هي التكنولوجيات التي ستعملون عليها في البداية؟ |
Yeni teknolojilere yatırım yapmamız gerekecek. | TED | سنحتاج إلى الاستثمار في التكنولوجيات الجديدة. |
Son olarak da organizasyon şemasında tam yeri olmayan teknolojilere bakacağım. | TED | آخر شيء سأنظر إليه هو أي تكنولوجيا تظهر على الرسم البياني دون وظيفة محددة. |
harita, fotoğraf ve keşifler için yeni teknolojilere ihtiyaç var. Okyanusun %95'i hâlâ görülmeyi bekliyor. | TED | في حوجة للتكنولوجيات الجديدة للتصوير ورسم خرط وإستكشاف الخمسة وتسعين في المائة من المحيطات التي لم نراها بعد. |
Bu icat yeni bir bilim doğurdu, elektrokimya ve yeni teknolojilere hayat verdi, elektro kaplama gibi. | TED | أنجب ابتكاره حقل علمي جديد، الكيمياء الكهربائية، و تقنيات جديدة مثل الطلاء الكهربائي. |
Holly ile ilgili iyi haber ise bizim sahip olduğumuz türde teknolojilere sahip değil aslında. | TED | الخبر الجيد بخصوص هولي هو أنها لا تملك في الواقع نفس التقنيات التي نملك. |
Dışarıda uzaylılar var, ve bizden çok ötede teknolojilere sahipler, ve bir süredir bizim varlığımıza müdahale ediyorlar. | Open Subtitles | هناك فضائيين بالخارج هناك , وهم لديهم التقنيات أبعد كثيراً مما لدينا وأنهم كانوا يتدخلون في وجودنا منذ بعض الوقت |
Bir de bizim birbirimize kolayca bağlanmamızı sağlayan ve değişik platformlar ve sistemler yaratmamıza izin veren ınternet ve cep telefonları var. Ve bu teknolojilere ve altyapıya yaptığımız yatırım bizim mirasımız olmuş durumda. | TED | مكننا الانترنت والهاتف النقال أيضا من الاتصال ببعضنا البعض وشكل لنا مختلف الأنظمة والبرامج. إن الاستثمار في هذه التقنيات وهذه البنية التحتية هو إرثنا حقا. |
Birçok yönden, bilim eğitimindeki sıradaki büyük, önemli atılımın artık teknolojide yatmadığına inanıyorum, ancak bunun yerine öğretmen kararı ile sınıflarda bu teknolojilere dikkat çekmekte ve benimsemekte yatıyor. | TED | لذلك و بعدة طرق، أعتقد أن النقلة النوعية الكبيرة القادمة في تعليم العلوم، لا تعتمد على التكنولوجيا ، بقدر إعتمادها على قرار المعلم لدفع واعتماد هذه التقنيات في الفصول الدراسية. |
Hayır, daha doğrusu, benim firmama Yıldız Geçidi programında elde edilen uzaylı teknolojilere limitli erişim verildi ve onları Dünya tabanlı tıbbi teknolojilerle uyumlu hale getirmemiz istendi. | Open Subtitles | لا ، على نحو أدق شركتى لديها تصريح محدود للتعامل مع التقنيات المطورة فى كواكب أخرى عبر برنامج ستارجيت و يطلب إلى إدماجها ضمن تقنيات الأرض ضمن التكنولوجيات الطبية |
Tıp, biyoteknoloji, yapay zeka, robotlar, nanoteknoloji, uzay gibi hızla gelişen alanlardaki teknolojilere bakıyoruz ve henüz gerçekleştirilememiş hedeflerde etkili olmak için nasıl disiplinlerarası eğitim verebileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca yedi günlük, uygulamalı programlarımız var. | TED | فنتدارس هذه التقنيات الأسية في مجال الطب، التكنولوجيا الحيوية الذكاء الاصطناعي، تقنية النانو ، الفضاء، ونركز على كيفية استعمالها بطرق متنوعة و الاستفادة منها للتأثير على الأهداف الكبرى التي لم يتم تحقيقها بعد. لدينا أيضا برامج لمدة أسبوع خاص بالتنفيذيين. |
İşletme birimlerimize olan yaklaşımım, önce yeni teknolojilere yatırım yapmak ve teknolojinin geleceği noktayı anlayarak prototipler geliştirmektir. | Open Subtitles | هدفي في مجال العمل هو أن أستثمر أولاً في التكنولوجيات الجديدة و أطور عدة نماذج لكي أفهم |
İşletme birimlerimize olan yaklaşımım, önce yeni teknolojilere yatırım yapmak ve teknolojinin geleceği noktayı anlayarak prototipler geliştirmektir. | Open Subtitles | هدفي في مجال العمل هو أن أستثمر أولاً في التكنولوجيات الجديدة و أطور عدة نماذج لكي أفهم |
Gençlerin günümüzde yeni teknolojilere aşinalar ve bu teknolojilerle deneyimleri var, ama bu yeni teknoloji yaratmada ve kendilerini yeni teknolojilerle kendilerini ifade etmede daha az. | TED | يملك شباب اليوم الكثير من الخبرة والتعود على التفاعل مع التكنولوجيات الحديثة، لكن بمجال ضئيل للابتكار والتعبير عن أنفسهم من خلال التكنولوجيات الحديثة. |
Bu konuyu yenilikçi çözümler kullanarak ölçülebilir teknolojilere doğru değiştiriyoruz. | TED | وغيّرنا الوضع القائم، بحلول مبتكرة جديدة باستخدام تكنولوجيا متطورة |
Bugün, ten rengimiz veya yüzümüzün görüntüsü gibi doğuştan gelen fiziksel özelliklerimizi analiz ederek bizim suçlu veya terörist olma ya da olmama ihtimalimizi belirlemek için kullanan teknolojilere sahibiz. | TED | لدينا تكنولوجيا اليوم هذا يحلل الخصائص الجسمانية التي ولدنا بها -- مثل لون بشرتنا او منظر وجهنا -- من أجل تحديد إذا كان من الممكن أن نكون مجرمين أو إرهابين. |
Tor ve Bitcoin gibi teknolojilere yönelik devlet desteği kontrolden vazgeçmek demek, fakat aynı zamanda yazılımcı, çevirmen, internet bağlantısı olan herhangi birinin, Küba, İran ve Çin gibi ülkelerden kendi ürünlerini, yeteneklerini global piyasaya sunabilmeleri demektir. Daha da önemlisi, fikirlerini satmaları bizlere o ülkelerde neler yaşandığını gösterecektir. | TED | دعم الحكومة للتكنولوجيات مثل تور وبيتكوين يعني تخليها عن التحكم، ولكنه يعني أن مُطوري البرمجيات والمترجمين وأي شخص لديه اتصال بالإنترنت، في دول مثل كوبا وإيران والصين، يمكنهم بيع مهاراتهم ومنتجاتهم، في السوق العالمية، ولكن الأهم من ذلك بيع أفكارهم، يظهرون لنا ما يحدث في بلدانهم. |
Bu durumu anlamak için de yeni teknolojilere ihtiyacımız var. | TED | إذا كنا حقا نرغب في فهم هذا، فإننا سنحتاج إلى تقنيات جديدة. |