| Gözbebekleri farklılık göstermesine rağmen ışığa tepki veriyorlar. | Open Subtitles | حدقات عينيها غير متساوية لكنها تستجيب للضوء في المرآى |
| Zorlayınca patlamıyorlar, evet. Ama ısıya tepki veriyorlar. | Open Subtitles | لا يمكن فتحهم بالقوة لكنها تستجيب للحرارة |
| Sence de Jackson'a mı tepki veriyorlar? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنها تستجيب لـ(جاكسون)؟ |
| İsabetli seçimlerle birlikte tam olarak gerçek jüri gibi tepki veriyorlar. | Open Subtitles | و مع درجة مذهلة من الدقة يستجيبون مثل المحلفين الأصلييين تمامًا |
| Fiziksel olarak müdahiller, onun söylediklerine fiziksel olarak tepki veriyorlar, ki bu gerçekten müthiş çünkü o zaman seyircinin avucunun içinde olduğunu hissedersin. | TED | إنهم مندمجين بأجسادهم تمامًا. إنهم يستجيبون جسديًا لما يقوله، وهو شيء رائع حقًا، لأنك تعرف وقتها أن الجمهور بين يديك. |
| Ortamı algılayıp ona göre tepki veriyorlar. | Open Subtitles | يمكنهم أن يشعروا ببيئتهم و يمكنهم أن يستجيبوا اليها |
| Sadece titreşime tepki veriyorlar, değil mi? | Open Subtitles | إنهم يستجيبون فقط للاهتزازت ... أليس كذلك؟ |
| tepki veriyorlar mı? | Open Subtitles | هل يستجيبون لنا؟ |
| Osilatörün ultrason frekansına tepki veriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يستجيبوا لتردد الموجات فوق الصوتية للمُذبذب |