Teğmen kapıda gümüş tepsiyle bekleyen birini bulmayı bekliyordu. | Open Subtitles | الملازم توقع مقابلة شخص عند الباب مع صينية فضية |
Çocukken oyun odasından tepsiyle aşağıya kayardım. | Open Subtitles | عندما كنت طفلا، كنت أنزلق هنا على صينية من روض الأطفال. |
Neredeyse boynunda tepsiyle seyyar satıcılık yapacaktı! | Open Subtitles | بالكاد ترى من خلف صينية على مستوى رقبتها |
Sen yatakta dinlenirken insanlar ayağına tepsiyle yemek getiriyor. | Open Subtitles | الاسترخاء في السرير بينما الآخرين يجلبون لك الطعام علي صواني |
Üç tane tepsiyle geldiler. Koydular masanın ortasına arkadaş. | Open Subtitles | ويعودون لاحقاً ومعهم ثلاث صواني. |
Ve beraber futbol maçı izlediğimiz ve annenin bize tepsiyle atıştıracak şeyler getirdiği zaman da cennettir. | Open Subtitles | و عندما نشاهد كرة القدم سوية و تحضر أمك لنا صينية من الوجبات الخفيفة |
Bana tepsiyle hafif bir kahvaltı getirir. | Open Subtitles | تجلب لي عشاءً خفيفاً على صينية |
Bu dahice tepsiyle başlıyoruz. | Open Subtitles | نبدأ مع هذه صينية رائعة نوعا ما، |
Hayır, yemeği tepsiyle istiyordu. | Open Subtitles | - لا, انها تُفضل احضار صينية العشاء |
Sanki Tanrı gelmiş, onu yaratmış, ve gümüş bir tepsiyle sunmuş, ve adamım Scotty'e teslim etmiş. | Open Subtitles | وكأن الرب نزل من السماء، ،نحته وضعه في صينية صغيرة من الفضة وسلمه شخصياً لصاحبي (سكوت) |
- tepsiyle mi? - tepsiyle mi? | Open Subtitles | صينية الطعام؟ |