Sonra puroyu yaktı ve küllerini dikkatlice terazinin diğer kefesine dökmeye başladı. | Open Subtitles | 0 ثم أشعلها، ودخن السيجارة بحذر قام بفض ِالرماد على كفَة الميزان |
terazinin bir tarafında hayatınız varsa operasyonel riski tartmak zordur. | Open Subtitles | تقدير المخاطر العملية صعب عندما تكون حياتك على كفة الميزان |
Bu döngüye girmemiz de, terazinin bu uca yatmasını hızlandıracaktır. | TED | فينتج عن هذا دائرة مغلقة إيجابية، تزيد من ثقل دفة الميزان. |
Amerikalılar terazinin kefesine büyük güçlerini koymadan en kısa zaman içerisinde taarruz etmeliyiz. | Open Subtitles | نحن يجب أن نضرب فى اللحظة الأولى قبل أن يدفع الأمريكان بمزيد من القوات إلى الميزان |
Adaletin simgesi bakire kadının elinde tuttuğu terazinin dengesi sanılandan daha kolay bozuluyor. | Open Subtitles | الميزان التي تحمله امرأة العدالة يرجح بسهولة أكبر من أن يعرف أحد |
terazinin kefelerinin karanlık tarafa eğilmesiyle birlikte, üç savaşçımız, kaçışlarını planladıkları gibi saldırıya karşı önlem almalılar. | Open Subtitles | الميزان الان مال الى الجانب المظلم محاربينا الثلاثة يجب ان يحرسوا |
Yemekhanede salatam tartılırken, bazen parmağımı terazinin altına koyuyorum. | Open Subtitles | كما أفعل أحيانا في صالة الطعام أضع اصبعي الصغير تحت الميزان عندما يقومون بوزن السلطة خاصتي |
terazinin kolu yere vurdu. | TED | لقد هوت كفة الميزان إلى الأرض. |
Tek bir pirinç tanesi bile terazinin dengesini bozabilir. | Open Subtitles | أي حبة رز وحيدة يمكن أَن تقلب الميزان |
Tek bir pirinç tanesi bile terazinin dengesini bozabilir. | Open Subtitles | أي حبة رز وحيدة يمكن أَن تقلب الميزان |
Bu makine bize terazinin nasıl dengelendiğini gösteriyor. | Open Subtitles | وهذه الآلة تنبئنا برجاحة الميزان |
terazinin kefesini başkasından tarafa çeken adaletsiz kısıtlamalara rağmen. | Open Subtitles | على الرغم من تلك القيود المجحفة... التي ترجح كفة الطرف الآخر من الميزان. |
Eğer ''Still Alice'' (Unutma Beni) filmindeki Alice iseniz amiloid beta yığılmasına yol açan çok nadir bir gen mutasyonu miras aldınız demek ve sadece bu bile terazinin kolunu yere değdirecek. | TED | لو كنت مثل أليس في رواية "ماتزال أليس"، فقد ورثت طفرة جينية نادرة تسبب زيادة الأميلويد بيتا وهذا وحده سيهوي بدفة الميزان إلى الأرض. |
Diyelim ki 65 yaşındasınız; ailenizde Alzheimer var yani terazinin bu tarafına gelen bir iki gen taşıma ihtimaliniz var; yıllarca uykusuz kaldınız, eti seviyorsunuz ve biri sizi kovalamadıkça koşmazsınız. | TED | لنفترض أنك بعمر الخامسة والستين، وأن هناك من أصيبوا بالألزهايمر في عائلتك، فإنك غالباً قد ورثت جيناً أو اثنين مما أثقل كفة الميزان قليلًا؛ لقد استنفذت كل فرصك على مر سنوات؛ أنت تحب اللحم المقدد، ولا تجري ما لم يطاردك أحدهم. |
Duymak istediğim terazinin dengesini bozmadığın. | Open Subtitles | أنك لم توثر على كفة الميزان |
- Evet, terazinin üzerine. | Open Subtitles | نعم , فقط على الميزان |
Yani Frieda, terazinin ayarıyla oynamasaydı... prens ve ben evlenecektik öyle mi? | Open Subtitles | ...و بالتالى لو لم تحرك (فريدا) الميزان هل كنا سنتزوج أنا و الأمير؟ |
Bradley, biraz terazinin başına geç. | Open Subtitles | برادلي) ، تولى الميزان للحظة) |