Keith Sailu'nun emniyet kemeri olarak kullandığı kartal kamerasını test etmek için atıldı. | Open Subtitles | يتوجه كيث بعيدا ً لاختبار كاميرا النسر الصغيرة حيث قام سيلاو بصنع طقم |
Bundan dolayı bu fikri test etmek için ilk olarak amino asitlere ve koboksilik asitlere bir göz attım. | TED | إذا في الواقع لاختبار هذه الفكرة اولاً أخذت نظرة على الاحماض الامينية والاحماض الكربوكسيلية الاخرى |
Bence bu büyü güçlerimizi test etmek için çok büyük bir şans olabilir. Bilirsin, onlarla başa çıkabilmek için. Yani, başka neden geri çevirebileceğimizi söylesin ki? | Open Subtitles | أعتقد أن هذه التعويذة غير ضارة، إنها فرصة لإختبار قِوانا وكما يُقال يمكننا إلغاءها |
Biraz bekledim, gücünüzü test etmek için, hareketimi iyice planlamak için. | Open Subtitles | ثم انتظرت لإختبار قوَّتكِِ، ولأرى ماهي أفضل طريقة للقيام بخطوَتي |
Saçmalık. Hepsi saçmalık. Görsel algılamanızı test etmek için nöroterapiyle başlayacağız. | Open Subtitles | وعلاج بشدة الكهرباء كتفعيل سوف نبدأ بتغذية حيوية لفحص إدراكك المرئي |
Görüyorsun ya, senden evvel... o soru formu, ülkenin suçluluğunu test etmek için hazırlanmış. | Open Subtitles | .. ترى مسبقاً أن الاستبيان مصمم ليختبر ذنب الدولة |
1950'lere kadar araştırmacılar plaseboları standart bir araç olarak yeni tedavileri test etmek için kullanıyordu. | TED | في الخمسينيات من القرن الماضي، استخدم الباحثون علاجات وهمية كأداة قياسية لاختبار علاجات جديدة. |
Bunu test etmek için insanlara bir cümle oluşturmaları için bir sözler kombinasyonu verdik. | TED | لاختبار ذلك أعطينا الناس مجموعة كلمات لاستخدامها في جملة. |
Onu buraya farklı bir görünüşle bu şeyin nasıl çalıştığını test etmek için koyduk. | TED | وضعناه لاختبار كيف يعمل ذلك بمظهر مختلف. |
Aynı etkiyi test etmek için ne yapabilirdik? | TED | ماذا يمكنُ أن نقوم به لاختبار الشيء نفسه تمامًا؟ |
Ama biyoloji hipotezlerini test etmek için sayısız fırsatlar sağlıyor. | TED | لكن يمكن له أن يطلق العنان لفرصٍ عديدةٍ لاختبار نظريات علم الأحياء. |
Biraz toprak örneği aldım, mineralleri test etmek için. Daniel... | Open Subtitles | اخذت عينة بسيطة من التربة لاختبار المعادن ، دانيال |
Bu karar zaten onun durumları kavrayıp karar verme yetisini test etmek için alındı. | Open Subtitles | أُتخذ هذا القرار لإختبار قدرته بفهم الحالات وإتخاذ القرارات |
Buz örneklerini test etmek için kullandıkları sonografi cihazı. | Open Subtitles | جهاز التصوير فوق الصوتي يستعملونه لإختبار عينات الجليد. |
Bahsettikleri arabayı test etmek için gittiler, bir minivan. | Open Subtitles | لإختبار قيادة السيارة التي كانوا يتحدثان عنها، سيارة صغيرة |
Gerçekten de belirli bölgeleri Mars'a benziyor ve aynı zamanda ekipmanları test etmek için NASA tarafından kullanılmış. | TED | إنها تشبه المريخ في أماكن معينة وقد استخدمتها وكالة ناسا لفحص المعدات. |
Örnek, virüsün genomunun varlığını test etmek için PCR'nin yapıldığı merkezi bir laboratuvara götürülür. | TED | تُؤخذ العيّنة إلى مختبرٍ مركزيّ حيث يتمّ إجراء الـ بي.سي.آر لفحص وجود جينوم الفيروسات. |
Evet. İnsanların misafirperverliğini test etmek için dünyada dolanıyor. | Open Subtitles | أجل, لقد طاف العالم ليختبر كرم الضيافة لدى الناس |
Saflığını test etmek için bir madeni parayı ısırmış gibi. | Open Subtitles | كما لو أنّه قبض بأسنانه على عُملةٍ ليختبر نقائها. |
Bu fikirleri test etmek için ilk deneme sahnesinde ne yapabileceğimizi düşünüyorduk. | TED | والآن لتجربة هذه الأفكار، كنا نفكر فيما سنقوم بفعله كمشهد أول لتجربتها، |
Bunu kendi erdemini test etmek için bir şekilde kendi ayarlamadıysa. | Open Subtitles | مالم أدار بطريقة ما ليعمل هذا لنفسه... كإختبار أحقيته الخاصة. |
Cihazı tamamladım evet, ama test etmek için kendime güvenemedim. | Open Subtitles | انتهيت من صنعي له نعم ولكن لم يكن لدي الشجاعة لاختبارها |
Beni test etmek için insanlar göndereceğini de söylemişti. | Open Subtitles | هو اخبرني بانه سيرسل اشخاص لاختباري |
Bu teorileri test etmek için molekülleri sentez edip canlı içinde nasıl tepki verdiğini görmesi gerek. | Open Subtitles | ذلك ليس كلّ شيء لكي يختبر هذه النظريات يجب أن يركّب الجزيئات ليكتشف كيف يتفاعلون في الجسم الحي |
Tamam, oteldeki insanları test etmek için seyyar bir laboratuvar getiriyoruz. | Open Subtitles | حسناً, سنحضر معملاً متنقلاً لنختبر مَن داخل الفندق |
Duran Duran'ın varlığını test etmek için sadece şu tuşa bas. | Open Subtitles | لأختبار تواجد ديوران ديوران أضغط ببساطه على هذه الوصله |
Bunu test etmek için Blicket algılayıcı dediğimiz bir makineyi kullandık. | TED | ولاختبار ذلك استخدمنا آلة لدينا تُدعى كاشف البليكيت. |