"tetikler" - Translation from Turkish to Arabic

    • يثير
        
    • يؤدي
        
    • تحفّز
        
    Yani domino etkisi gibi. Bir kişinin esnemesi, eylemi gözlemleyen civardaki diğer bir kişide de esnemeyi tetikler. TED مثل تأثير الدومينو، تثاؤب شخص واحد يثير التثاؤب في شخص قريب لاحظ الفعل.
    Bunun sebebi, adaletsizliğin beynimizin tehlikeler ve sağ kalmayla ilgilenen ilkel ve sürüngen kısmını tetikler ve adaletsizlik bir tehdidi tetiklediğinde düşünebildiğimiz tek şey odur. TED وهذا لأن الإجحاف يثير الجزء الفطري الزاحف من أدمعتنا، الجزء الذي يتعامل مع التهديدات والبقاء، وعندما يثيرُ الإجحاف التهديد، هذا كل ما نستطيع التفكير بشأنه.
    Devam eden duygusal travma genetik bir hastalığı tetikler. Open Subtitles استمرار الصدمة العاطفية يثير المرض الوراثي
    Hepimiz biliyoruz ki bir uyaran bir duyguyu tetikler ve uyaranın kesilmesinden sonra da duygu devam eder. TED جميعنا يعلم أن الحافز الذي يُطلق المشاعر يؤدي إلى بقاء الشعور لفترة حتى بعد زوال التحفيز
    İstilacı patojenler akciğer hücrelerini öldürerek ölümcül iltihaplanmaya ve sıvı birikmesine neden olabilecek bir bağışıklık tepkisini tetikler. TED غزو مسبّبات الأمراض يؤدي إلى موت خلايا الرّئة محفزة استجابةً مناعية قد تتسبّب في التهابات قاتلة وتراكم السّوائل.
    Bu hareket saç hücresinden, işitsel sinire, daha sonra beyine doğru giden ve onu belirli bir ses olarak yorumlayan bir sinyali tetikler. TED تحفّز هذه الحركة إشارة تنتقل عبر الخلية الشعرية إلى العصب السمعي، ثم إلى الدماغ، الذي يفسره على أنه صوت معين.
    Bir süpernova patlaması bir olaylar zincirini tetikler. Open Subtitles يثير انفجار المستعرّ الأعظم سلسلة من الأحداث
    Zolpidem GABA yolunu tetikler ve normal beyinlerde sersemliğe neden olur. Open Subtitles ال"زولبيديم" يثير سبيل الغابا، ما يسبب النعاس في الأدمغة العادية.
    Tutkuyu tetikler bilirsin. Open Subtitles انه يثير العواطف اتعرفين
    - Bu onu tetikler çünkü. Open Subtitles لأن ذلك يثير غضبها
    Beynin hafıza merkezini tetikler. Open Subtitles إنه يثير مراكز الذاكرة بالمخ
    Belki Bo Johns'ın imgesini tetikler. Open Subtitles لعله يثير إحدى رؤى (بو جونس)
    Her akşam güneşin ufukta kaybolması gezegenimizde meydana gelen en büyük yaşam göçünü tetikler. Open Subtitles في كل مساء، يؤدي غروب الشمس خلف الأفق، إلى حدوث اضخمهجرةللأحياءعلي كوكبنا:
    Yüksek kan basıncı felç damar genişliği ve kalıp çarpıntısını tetikler. Open Subtitles ضغط الدم المرتفع يؤدي إلى السكتة تمدد الأوعية الدموية ، نوبة قلبية
    Ben olsam onu tanıdığı yerlere götürürdüm belki bir şeyler anılarını tetikler. Open Subtitles أود أن أقترح لأخذ إلى أماكن مألوفة ورؤية إذا كان أي شيء يؤدي أي ذكريات.
    Küresel ısınma bulut değişikliklerini tetikler, bu da daha güçsüz sera etkisi veya daha etkili güneş kesici yaratırsa, bulutların soğutucu gücü güçlenmiş olur. TED إذا أدى الاحتباس الحراري إلى تغير سحابي يؤدي إلى تقليل الاحتباس الحراري أو زيادة فاعلية الوقاية من الشمس، فإن هذا سيعزز قدرة الغيوم على التبريد.
    Anabolik steroidlerin kullanımı psikozu tetikler. Open Subtitles تعاطي المنشطات يمكن أن يؤدي للذهان
    (Gülmeler) Maddenin ışıma yaptığı dalda, zehir yayan bir düzeneği tetikler ve Schrödinger ölür. TED (ضحك) في الفرع الذي تشع فيه العينة.. يؤدي ذلك الى إطلاق السم الذي يسبب موت شرودينجر.
    Derimiz ultraviyole ışığa maruz kaldığında bu, rodopsin adlı ışığa duyarlı özel reseptörleri tetikler. Bunlar hücreleri hasardan koruyan melanin üretimini uyarır. TED فعندما تتعرض للأشعة فوق البنفسجية، تؤدي إلى إثارة مستقبلات خاصة للضوء تدعى رودوبسين، والتي تحفّز إنتاج الميلانين لحماية الخلايا من التلف.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more