Özür dilerim. Gelecek sefer teyzeme eve yakın bir yerde ölmesini söylerim. | Open Subtitles | أسف , المرة القادمة سأخبر عمتي لكي تموت في مكان أقرب للمنزل |
Sonunda geldin. teyzeme söyle, akşam yemeğini hemen yiyeceğiz. | Open Subtitles | ها أنتِ، أخبري عمتي أننا سنتناول العشاء فوراً |
Aşağıdaki yarım kazak var ya, merhum teyzeme ait, tavan arasında bulmuştum. | Open Subtitles | ونصف القميص في الأسفل، ذلك ينتمي لعمتي الميتة، وجدتها في علية منزلها. |
Topuklarını üç kez birbirine vurup "beni eve götür, Em teyzeme götür," demiş. | Open Subtitles | وصفقت كعب حذائيها ثلاثة مرات قائلة "خذني للبيت خذني للبيت "الى العمة ايم |
Carol teyzeme gidip ailemle olmalıymışım gibime geliyor. | Open Subtitles | يتوجب علي الذهاب الى عمتى كارول واكون مع عائلتى |
Ve burda Donna, teyzeme nasıl Filipin dansı yapacağını öğretiyor. | TED | ها هي دونا تعلم خالتي كيفية الرقص الفليبيني. |
En azından Kitty teyzeme şans dilesem? | Open Subtitles | هل استطيع على الاقل تمني الحظ السعيد لخالتي كيتي؟ |
Ne mi oldu? teyzeme söyle işine son versin. | Open Subtitles | ماذا حدث، اطلب اولا من الخالة أن تفصل الخادمة |
teyzeme akşam yemeğine gideceğim. Hindili böreğinin üstüne yok. | Open Subtitles | لدي وجبة عشاء مع عمّتي تطهو أرغفة لحم تجعلك تركع |
Onlarla yatıp, sonra da eve gelip teyzeme her türlü hastalığı bulaştırıyordu. | Open Subtitles | لتذهب مع زوجها للفراس ويأتون للمنزل... و يمنحون عمتي كل أنواع الأمراض. |
5 yaşımdayken, annem beni teyzeme bırakıp, alışverişe gitti. | Open Subtitles | عندما كنتُ في 5 أمي رمتني في منزل عمتي لتذهب للتسوق |
- İhtiyacımız olan son şey sizin gelip teyzeme onca şeyi yeniden yaşatmanız olurdu. | Open Subtitles | والشئ الاخير الذي نحتاجة انه ان تأتي هنا في هذا الوقت وتسحب عمتي عبر هذا من جديد |
San Francisco'daki teyzeme.. | Open Subtitles | اريد ان ارسل خطابا لعمتي وهي كيم السابقة التي تعيش بالجبل |
Bilmiyorum, teyzeme yaptığın elbiselere bayıldığım için sana güveniyorum. | Open Subtitles | حسناً.. لا أعلم، أنا أثق بك لأني أحب الفساتين التي صنعتيها لعمتي |
Onu teyzeme vereceğim, böylece kuzenimi hatırlayacağı bir şey olur. | Open Subtitles | أريد أن أعطيه لعمتي كي يكون لديها شيء تتذكر ابن عمي به |
Benden Elizabeth teyzeme gerçek adını söylememi istemiştin. | Open Subtitles | "ولكنك أخبرتنى ألا أخبر العمة "إليزابيـث أسمك الحقيقى |
Evet, Lidia teyzeme aşıktım. | Open Subtitles | كنت أحب العمة "ليديا" -كانت في الـ 20 حينها |
teyzeme parti yapamayacağını söylemem çok utanç verici olur. İyisi mi bunu sen yap. | Open Subtitles | إسمع , إخبار عمتى أنها لا تستطيع القيام بحفلة شىء محرج ,قم أنت بذلك. |
Böyle adamları eve alma diye, söylemiştim teyzeme. | Open Subtitles | لقد اخبرت عمتى ,بانها لايجب عليها ان تجعل رجال مثل هذا عندها, |
Daha 5 yaşındayken teyzeme tecavüz edildiğini gördüm. | TED | رأيت خالتي تُغتصب عندما كنت في الخامسة من العمر. |
Kitty teyzeme ve Evan'a aldığımızı görene kadar bekle. | Open Subtitles | انتظري لتري ماذا أحضرنا لخالتي "كيتي" و "إيفان" |
Toho Gölüne Edna teyzeme gidebilirim. | Open Subtitles | لو امكنني الذهاب الى "ليك تاهو" عند الخالة ادنا |
İnsanlara, kendi teyzeme baskı yapmak, polise yalan söylemek mi? | Open Subtitles | ... تضغط على الناس ... وعلى عمّتي للكذب على الشرطة |
Aynı şey benim teyzeme de olmuştu. | Open Subtitles | حسنا، نفس الشيء حدث لعمتى راتشل |