| Sadece Thames kıyısındaki küçük bir tiyatroda mütevazi bir gösteri. | Open Subtitles | انه عرض صغير في مسرح صغير على ضفاف نهر التايمز |
| Thames Nehri'ndeki rıhtımlara sıra sıra yanaşan gemilerin resimleri gördün, değil mi Nathan? | Open Subtitles | لقد رأيت صورا للقوارب عند رصيف الميناء. بجوار نهر التايمز أليس كذلك، ناثان؟ |
| Zehirli dev tavşancıl otları Londra Thames Nehri kıyılarını kaplardı. | TED | ستغطي نباتات "هرقل" الضخمة السامة ضفاف نهر التايمز في لندن. |
| - ## When punting on the beautiful Thames - ## You use a sturdy pole | Open Subtitles | عندما تتجول بالقارب فى نهر التايمز تستخدم عصا التجديف |
| Günaydın. Thames yeni giren, bayım. | Open Subtitles | صباح الخير سيدى لدينا نزيل جديد من التايمز |
| Eğer hazineyi Thames'e gönderme niyetin olsaydı, komple kutuyu atman daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ان تلقى بالكنز فى التايمز لقد كان من السهل ان تلقى الصندوق بما يحتويه |
| Ve, eğer yanılmıyorsam, Thames civarındaki çamur ile kaplanmış. | Open Subtitles | ولو لم أكن مخطئا فهو ملوّث بالطين الموجود اساسا بجوار نهر التايمز |
| Ne yazık ki, sizin ipucunuzu çözebilecek tek insan, şu anda ...Thames nehri'nin dibinde yatıyor. | Open Subtitles | من العار, ان الشخص الوحيد القادر على استنتاج هذا الدليل يرقد حاليا فى قاع نهر التايمز |
| Thames yakınında bir ev var. | Open Subtitles | لدي شقة علوية تطل على التايمز تماماً في منطقة المراسي |
| Ben de sana tam yarın Thames yakınlarında bir eve bakmaya gideceğimi söyleyecektim. | Open Subtitles | هذا هو سبب إتصالي غداً سأذهب لأرى واحدة على نهر التايمز |
| Noel arifesinde Thames Nehri'nin altında öldü. Senin de orada olman gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد مات في شارع التايمز في ليلة الميلاد لكن كان من المفترض بكِ أن تكوني هناك |
| Tüm kanalizasyon oradan geçip doğrudan Thames Nehri'ne akıyor. | Open Subtitles | جميع مياه الصرف الصحي تمر من هناك، مباشرة الى نهر التايمز. نعم، |
| Ve bununla birlikte Ryan Thames Nehri'ne girdi ve ölümü kabul etti. | Open Subtitles | وبهذا رايان مشى نحو نهر التايمز وقبل الموت |
| Doktor beni 1814'e Thames nehrine buzda kaymaya götürdü, ...muhteşem buz festivallerinin sonuncusuydu. | Open Subtitles | لقد أخذني الدكتور لأتزلج في نهر التايمز في 1814 |
| Şimdi gideceğim aksi halde siktiğim Thames*'inde öleceğim! | Open Subtitles | سيتوجب أن أفعل والا سيؤل بي المطاف مرمياً بنهر التايمز |
| Birkaç gün sonra cesedini Thames Nehri'nde bulmuşlar. | Open Subtitles | بضعة أيام بعد ذلك, جثة تم العثور عليها تطفو على نهر التايمز. |
| Babanın cüzdanı ve annenin çantası Thames Nehri kıyılarında bulunmuş. | Open Subtitles | بأن محفظة والدك وجدت على ضفاف نهر التايمز مع حقيبتة والدتك |
| hani Thames'ın yanında o diğer tüberkilozlularla birlikte boğduğumuz dönem. | Open Subtitles | عندما كنا نستطيع أن نلقي به في نهر التايمز |
| Ama Thames'teki sis Barnet'e kadar yükselirse kimbilir orda ordu olduğunu kimse anlamaz. | Open Subtitles | و لكن اذا كان نهر التايمز ضبابي كانت لترتفع الى بارنيت أكنت تعرف أن الجيش كان هناك؟ |
| Thames nehrinden çıktılar. | Open Subtitles | قد يخرجون من نهر التايمز في الوقت الراهن |