| Çünkü ticari şirketler en baştan beri sizden alabileceklerinin hepsini almak için tasarlanmışlar. | TED | لأن الشركات التجارية مصممة بطبيعتها للحصول على أكبر قدر منكم يمكنهم أن يأخذوه. |
| Doğal olarak endüstri kendi ticari çıkarlarını desteklemek için etkileme stratejisine angaje olacaktır. | TED | من الطبيعي أن تنخرط الشركات في خطط تأثير من أجل ترويج مصالحها التجارية. |
| Onu çalacaksın! Noel'i kurtarmak iyi bir final değildi. Fazlasıyla ticari. | Open Subtitles | انقاذ عيد الميلاد كان نهاية رديئة هناك اعلان تجاري على الطري |
| Ama ilginç olan tarafı, ilk gidecek olanların ticari adamların olması. | TED | لكن الشيء المشوق هو أن القطاع التجاري هم من سيذهب أولاً. |
| Geçen yüzyılda, büyük ticari uçaklar dünyanın her bir yanındaki şehirleri buluşturdu. | TED | في القرن الماضي، ربطت طائرات تجارية كبيرة مدنًا مع بعضها حول العالم. |
| Bu sadece sağduyu değil aynı zamanda ticari anlam ifade eder. | TED | إنه ليس مجرد تفكير سليم، بل يجعل التجارة ذات معنى أيضاً. |
| Bu küçük ölçekli çiftçilik veya ticari tarımla veya büyük tarımla ilgili değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالزراعة على نطاق صغير أو الزراعة التجارية أو الزراعات الكبيرة. |
| 20.000 Amerikan Doları civarı, her yıl, ticari mal ve hizmetlere yatırılıyor. | TED | وهذا حوالي 20,000 دولاراً أمريكياً استثمرته في السلع والخدمات التجارية كل عام. |
| Amerika'nın Latin Amerika'daki ticari koludur. Ben her yerde ticaret yaparım. | Open Subtitles | لمد التجارية الأميركية إلى أمريكا اللاتينية يمكنني التداول في كل مكان |
| Orada güney yarım küredeki... tüm askeri ve ticari uyduları izleyebilir. | Open Subtitles | التجارية العسكرية الصناعية الأقمار بكل الأرضية الكرة من الجنوبى القسم فى |
| ..ama Yıldız Geçidi civarında ticari bir altyapı sisteminden eser yok. | Open Subtitles | ولكن لا توجد هناك أى علامات للبنية التجارية التحتيه حول الستارجيت |
| Teknolojisi, şu anda satılan ticari benzerlerine nazaran biraz farklı. | Open Subtitles | التقنية مختلفة بشكل ما عن تلك التقنية التجارية المتوفرة اليوم |
| Giriş yaptığı bina yasal ticari şirkete ait. Hâlâ yenileniyor. | Open Subtitles | المبنى الذي دخلوه مملوك لمطوّر تجاري شرعي، مازال تحت التجديد. |
| - Aynen. O büro, ABD içinde ticari bir faaliyetle meşgulse. | Open Subtitles | شكرًا لكِ، وتلك الوكالة على نشاط تجاري مع الولايات المتحدة الأمريكية |
| Bu Katrina'dan sonrası. Felaket alanını belirgin hale getirmek için izin verilen ilk ticari hava filosuyduk. | TED | كان هذا بعد كترينا. كنا أول أسطول تجاري من الطائرات يسمح له الدخول إلى منطقة الكارثة |
| Bu tamamen organik güneş paneli baskısının ilk ticari kurulumudur. | TED | هذا يمثل الإدخال التجاري الأول لخلايا شمسية عضوية مطبوعة بالكامل. |
| İyi haber şu ki eğer ticari olarak uçuyorlarsa önce parayı indirmeleri gerekecek. | Open Subtitles | الخبر السار هو لو سافروا على الطيران التجاري سيكون عليهم تفريغ النقود أولاً. |
| - Uzatmak istemiyorum. - Ama bu ticari bir gemi, kurtarma değil. | Open Subtitles | اكرة ان اقول هذا ؛ ولكن هذة سفينة تجارية وليست سفينة انقاذ |
| Çünkü ilk ticari Linux dağıtım cd kopyası gönderilmişti bana. | Open Subtitles | لأنه ارسل الي نسخة من اول قرص لتوزيعة لينكس تجارية |
| Sana fazladan iş çıkarmasına sinir oluyorum ama bu adaletsiz harbin nihayet ticari bir fayda sağlamasının da zamanı gelmişti. | Open Subtitles | أكره أن هذا يزيد من عملك، لكن أظن أن الوقت قد حان بأن هذه الحرب الظالمة قد أثّرت على التجارة. |
| O'Brien, senin ve Bayan Bird'ün ticari bir işe girdiğinizi düşünüyordu... | Open Subtitles | أوبراين تظن بأنك والسيده بيرد تديران مشروعاً تجارياً من نوع ما |
| Ancak ne yazık ki, gerçekten tamamen ticari olarak işletilmemişti İkinci Dünya Savaşı'ndan sonrasına dek. | TED | ولكن لسوء الحظ لم يكن حقا مستغل بالكامل تجاريا الى ما بعد الحرب العالميه الثانيه |
| Sayın yargıç, bu ticari ilana itiraz ediyorum. | Open Subtitles | يا سيادة القاضى ، إننى أعترض على هذا الإعلان التجارى |
| VE ticari uçuş görevlisi olarak ICC ruhsatı taşımaya uygun değil. | Open Subtitles | قد تصرف بشكل مشبوة مما يجعلها غير مؤهله لحمل رخصه ضابط طيران تجارى |
| - Ama bombanın, yanlarda ve arkada kapısı olan beyaz, ticari kamyonette olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ولكننا نعرف أنّ القنبلة موجودة في شاحنة تجاريّة بيضاء مع قسم خلفي وبابّ جانبي للركّاب |
| Doğudan batıya ticaret akışı bölgesel ticari akışlarla yer değiştirecek. | TED | إنتاجات التجارة بين الشرق والغرب ستستبدل بإنتاجات تجارة إقليمية |
| Çoğumuz, bunun gerçekten ticari konuları çözecek gerçekçi bir forum olup olmadığına emin değiliz. | Open Subtitles | الكثير منّا غير متأكد عما اذا كان هذا المؤتمر في الحقيقة عبارة عن منتدى واقعي لحَلّ القضايا التجاريةِ |
| Pasifik boyunca tüm köpek balığı nüfusu ticari balıkçılar tarafından silip süpürülmüş. | Open Subtitles | في كافة أنحاء المحيط الهادي كلّ سكان أسماك القرش كان قد أبيد من قبل صيّادي السمك التجاريين |
| Aynı zamanda hamiline tahvillerin para aklamak, vergi kaçırmak ve yasa dışı ticari işlemler için kullanıldığının da farkındayım. | Open Subtitles | وأنا أعلم أيضًا بأن السندات تُستخدم من أجل غسل الأموال و التهرب الضريبي، وغيرها من المفعاملات التجاريّة الغير مشروعة. |
| ticari yazılım sektörü açısından işleyen bir model. | TED | الان، هذا مقبول في صناعه البرمجيات التجاريه |