Akşamınızı mahvettiğim için üzgünüm, ama bu patlamaya karşı titanyum bir kapı. | Open Subtitles | أكره إفساد المساء، لكن يبدو بأن هذا الباب من التيتانيوم المضاد للانفجار. |
Kurbana ağır titanyum bir silahla vurulmuş olmalı. | Open Subtitles | إذن لابد أن الضحية قد ضُرب بسلاح من التيتانيوم |
Evet, kendime ait bakır, titanyum bir golf sopam var, ağırlık merkezi mükemmel. | Open Subtitles | نعم، اشتريت مضرب من التيتانيوم والنحاس إنه مثالي لمركز الجاذبية |
Takdir edersiniz ki; bir futbolcu için, ayağında -- titanyum bir parça olması karmaşık bir durum. | TED | يمكنك أن تتخيل إنه حقا من المحيل أن تلعب كرة القدم عندما تمتلك تيتانيوم في المكان الذي اعتادت أن تكون هناك ساق. |
Daha önce hiç devlete ait titanyum bir çantayı saklamak gibi bir sorunun oldu mu? | Open Subtitles | حاولت أبدًا وأخفيت حقيبة تيتانيوم لقضية حكومية هاربة من قبل؟ |
90 mm kalınlığında iki kişilik titanyum bir katmana sahip, bu onu bir atmosferde tutuyor ve okyanusun en derin noktasına defalarca dalabilicek güce sahip. | TED | وفيها حجرةٌ تتّسع لشخصين من التيتانيوم ثخنها 90 ميليمتر ما يبقي الضغط الجوي بداخلها مستقراً. وهي قادرةٌ على الغوص مراراً وتكراراً إلى أعمقِ نقطةٍ من المحيط. |
Ona titanyum bir kalça takıyorlar. Aynı terminatör gibi. | Open Subtitles | سوف يعطونها فخذ مصنوع من التيتانيوم مثل فيلم " ذي تيرمنيتور " ـ |
Sağlıklı kafatasını kopyalayıp kemiğe sabitleyeceğimiz özel titanyum bir plaka yaptık. | Open Subtitles | حسنا، قمنا بتجسيم الجمجمة السليمة... وصممنا صفيحة من التيتانيوم |
...ayrıca midemde bisiklet dinamosu, boğazımda demir kaplama ve ensenmde titanyum bir boru var. | Open Subtitles | و أيضا دينامو دراجة في معدتي... و3 مفاصل بالرقبة تيتانيوم. |
Çenesinden düşmüş titanyum bir vida. | Open Subtitles | -بُرغي تيتانيوم من فكّها . |