Düşürmekten korkmayın, titanyumdan daha dayanıklıdır. | TED | لا تقلقوا بشأن اسقاطها, إنها أقوى من التيتانيوم |
Namlu hafif titanyumdan yapılmıştır. Dürbünü lazerli. | Open Subtitles | الماسورة مصنوعة من التيتانيوم الخفيف والسلاح مزود بمنظار لايزر سويسري |
Tüm insanı ırkını köle edebilir. Yapmayın, som titanyumdan bu. | Open Subtitles | به قدرة إستعباد البشر, بربكم إنه من التيتانيوم الصلب |
O borular saf titanyumdan, asla kurtulamaz. | Open Subtitles | تلك القيود هي التيتانيوم الخالص. ولن تحصل فضفاضة. |
Bu çok saçma Ronnie. Bu alet titanyumdan felan yapılmış gibi. | Open Subtitles | هذا مثير للسخرية , روني هذا الشئ مصنوع من التيتانيوم أو شئ ماً |
Patronun odası başlı başına bir şaheser. titanyumdan yapılmış ve tamamen güvenli. | Open Subtitles | جناحه الخاص , مجهز جيدا مبنى من التيتانيوم , ومحصن تماما |
- Eğer pin çelik ya da titanyumdan yapılmış ise. | Open Subtitles | اذا كان المشبك مصنوع من فولاذ او التيتانيوم |
Bu kapı güçlendirilmiş titanyumdan yapılmıştı. Bunu yapmak için ne kullanmışlar? | Open Subtitles | تمّ صنع هذا الباب من التيتانيوم المقوّى ما الذي استخدموه للقيام بذلك؟ |
Bir şey olmayacak. Midem titanyumdan yapılmış benim. | Open Subtitles | لا شيء سيحدث, شجاعتي مصنوعه من التيتانيوم |
Sadece yüzümün erimiş titanyumdan çıktığı bölümü gördüğünüzden emin olmak istedim. | Open Subtitles | كل الأشياء التي تعرفونها اردت فقط ان اتأكد ان تتمكنوا من مشاهدة الجزئية عندما يخرج وجهي من التيتانيوم المنصهر |
Ve görebiliyorsunuz ki, bunların çeşitleri ayakkabıdan paslanmaz çelikten yapılmış yüzüklere, plastik telefon kılıflarından mesela medikal dereceli titanyumdan yapılmış omurilik implantlarına ve motor parçalarına kadar değişiyor. | TED | وكما ترون بدءا من الاحذية خواتم تم صنعها باستخدام الفولاذ الغير قابل للالتصاق واغطية الهواتف التي صنعت من البلاستيك و حتى زراعة العمود الفقري والتي تم صنعها من التيتانيوم الطبي واجزاء المحرك |
Kendisi bu çelikten veya titanyumdan yapılmak zorunda olan Bowden-topuk ayakkabıyı tasarladı. Bu ayakkabıyı daha ucuz malzemeden yaparsanız topuğu kırılır gider. | TED | لقد جاء بفكرة كعب بودين إسفين الذي يجب أن يصنع من الفولاذ أو التيتانيوم. إذا قمت بصناعته من نوع لمادة أرخص، فإنها فعليا ستنشطر إلى اثنين. |
- Vana, ferrokarbon titanyumdan yapılmıştır. | Open Subtitles | - هذا الصمام مصنوع من التيتانيوم المكربن |
Bu vana ferrokarbon titanyumdan yapılmıştır. | Open Subtitles | هذا الصمام مصنوع من التيتانيوم المكربن |
titanyumdan yapılmış büyük bir böceği andıran bu cihazı yapan bir grup bilim adamıyla birlikteyim. | Open Subtitles | ... التيفرحةبخصوصهذهالأداة، الذي يبدو مثل بقّ التيتانيوم الكبير. |
titanyumdan, ama esas önemli olan... neredeyse 1 ,000 kiloyu çekebilir. | Open Subtitles | انها مصنوعة من التيتانيوم لكن الشيءَ المهمَ... انها يمكن ان تتحمل حتى2000 رطل |
Şu kolyem gibi titanyumdan mı neymiş işte... | Open Subtitles | هذا العقد, تعلم؟ إنه مصنوعٌ مِن "التيتانيوم". |
Listenin zirvesindeki kişi, titanyumdan yapılma, elmasla süslenmiş Rolex kazanıyor. | Open Subtitles | وأعلى شخص يحقق الأرباح يحصل على ساعة "رولكس" من التيتانيوم ومرصعة بالماس |
titanyumdan bir evrak çantası taşıyor olacak. | Open Subtitles | سيكون حاملا لحقيبة من التيتانيوم |
Başlarda titanyumdan dolayı kafam karışmıştı. | Open Subtitles | في البداية إرتبكتُ بسبب التيتانيوم |