Bana büyücü doktorlar tarafından söylenen elleri titreyen kadın, Foreman'a dokunacak ve onu yok edecekti. | Open Subtitles | في اشارة الى هذا المرأة مع يد يرتجف أن الأطباء السحرة قال سيتطرق فورمان وتدميره. |
Dört ayak üzerinde, şu titreyen şeyle tozu havalandır. | Open Subtitles | تجلس على ساقيك وذراعيك وذلك الشيء يهتز مصدراً نشارة الخشب. |
Eli titreyen adamı bulmamıza yardımcı olabilir. | Open Subtitles | ربما يقودنا إلى الرجل ذي الرعشة |
Küçük bir kız, mor düğmeyi çekmeyi denedi sonra da itmeyi. Olmayınca arkasına yasladı ve titreyen alt dudağıyla kutuya baktı. | TED | حاولت فتاة صغيرة أن تسحب الزر البنفسجي وأن تضغطه، ومن ثم استلقت وحدقت بالصندوق وشفتها السفلى ترتعش. |
Ben titreyen ediyorum diyemem. | Open Subtitles | انت لا تستطيع ان تقول انى اومض. |
Soğuk ter, titreyen eller bana pek katilmişsin izlenimi vermiyorsun. | Open Subtitles | بين العرق الشديد و الأيدي المرتعشة لا تبدو لي كقاتل |
- Seni duyamıyorum. - "Kızın titreyen bedeni... | Open Subtitles | لا أستطيع أن أسمعك جسمها المرتجف |
O büyük gözlerin ve titreyen dudaklarınla inanılmaz bir roldü. Beni bile kandırdın. | Open Subtitles | بهاتين العينين الواسعتين وتلك الشفاة المرتجفة هذا أداء رائع، كدتُ أن أصدّق ذلك |
titreyen meltemler irinli yaramın üstünde dalgalanıyorlar. | Open Subtitles | إنه يرتعش مثل موجة النّسائّم خلال القماشالسقيم. |
Birkaç titreyen aşk yumurtası aldık ve trende içimize koyduk. | Open Subtitles | أشترينا أدوات جنسية هزازة و استخدمناها في القطار أثناء طريقنا للعودة0 |
"El yordamıyla şehvetle titreyen dokunulmaya hasret bir ten." | Open Subtitles | الأيادي تلمس، تتحسس، الجلد يرتجف شهوة، تتوق للملامسة. |
Benimle konuşurken titreyen bir adam ve bir Rahip. | Open Subtitles | رجل يرتجف و هو يتحدث إليّ و القس |
Şu an özgüven yüzünden titreyen bir adam görüyorsun. | Open Subtitles | ما ترينه هو رجل يرتجف بالثقة |
Cebinde titreyen bir şey var, ve umarım ki O cep telefonundur. | Open Subtitles | هناك شئ يهتز بجيبك و أتمنى أن يكون هاتفك |
Atının üstünde korkudan titreyen bir general yerine kanında saldırganlık akan bir general olmasını isterim. | Open Subtitles | أنا أفضل قائد العدوان في دمه عن الذي يهتز من خوفه على فرسه |
Atının üstünde korkudan titreyen bir general yerine kanında saldırganlık akan bir general olmasını isterim. | Open Subtitles | أنا أفضل قائد العدوان في دمه عن الذي يهتز من خوفه على فرسه |
John eli titreyen adamı takip eder. | Open Subtitles | (جون) يمكنه أن يتعقب الرجل ذا الرعشة |
Buradan geçiyordum, birden sokağın ortasında titreyen... kötü giyinmiş birini gördüm, bir baktım ki senmişsin. | Open Subtitles | انا كنت امر فحسب فرأيت فتاه من الطراز القديم ترتعش من البرد لذا ناديت اسمك على اى حال |
Beni göreceğini düşlüyorum,.. ...titreyen dudaklar ve kapalı gözlerimle seni bekleyişimi. | Open Subtitles | بعد أن أُغلق عيني بإحكام ، أعرض لك شفتاي المرتعشة |
Ya da çıplak sırt ile titreyen bedenlerle birlikte üzerinde yuvarlanırken. | Open Subtitles | أو ظهرك العاري تنزل على صدرك المرتجف |
parlatan gözler, kızaran yanaklar, titreyen dudaklar. | Open Subtitles | تلك الأعين اللامعة، تلك الوجنتين المتوهجتين و تلك الشفاه المرتجفة |
O titreyen bir korkaktır. | Open Subtitles | انه الجبان الذي يرتعش |
Apış aramada titreyen bir yumurta var! | Open Subtitles | لدي بيضة هزازة بين ساقي |