Ve bunların hepsi tohumlardan meydana geldi. | TED | وهذه كلها زرعت من البذور. نحن نتعلم كل شيء. |
tohumlardan üretilmiyorlar; köklerden aşılanıyorlar; doğada kendi başlarına bulunamazlar. | TED | لم يتم إستنباتها من البذور بل من الجذور لم تكن لو تنبت في الطبيعة لوحدها |
Çocuklarımızın, bugün ektiğimiz tohumlardan yetişecek ağaçları beslemeye devam edebilecek genç erkekler ve kadınlar olmalarını istiyorum. | TED | أريد أن يصبح أطفالنا رجالًا ونساءً يمكنهم مواصلة تغذية الأشجار التي ستكبر من البذور الأصلية التي نزرعها الآن. |
Onun tohumlardan elde ettiği şeyin, senin için çok fazla bir anlamı yok. | Open Subtitles | هذا لانه لا يحصد غير فضلات البذور لا أكثر من ذلك |
Bu doğruysa, tohumlardan bazılarını bulabiliriz. Çünkü bağırsağın alt kısmına takılıp kalabilirler. | Open Subtitles | إن كان هذا صحيحاً، ربما نستطيع الحصول على بعض هذه البذور لأنها تعلق في الأمعاء |
Roarke'un Bitotu'ndan alınan tohumlardan çıkarılan yağ Senatör Morra'nın sana verdiği aşıların içindeki malzemelerin sonuncularından biri. | Open Subtitles | الزيت المستخرج من البذور . هو واحد من المكونات المشاركة |
Şimdi tohumlardan yüksek bir yağ özütleme yapmanız gerekecek. | Open Subtitles | الآن أنتما بحاجة لصنع عصارة زيتيّة قويّة من البذور. |
tohumlardan da, kendilerini üretme özellikleri olan tohumcuklar çıktı. | Open Subtitles | ... من البذور جـاءت الأغشيـة التي كـان لديهـا القوّة ... لإعـادة إنتـاج نفسهـا |
Hatta gördüğüm en kötü tohumlardan biri. | Open Subtitles | إنه من أسوأ البذور التي رأيتها مطلقاً. |
Frankenseeds'den bahsetmiyorum, SağIıklı, organik tohumlardan bahsediyorum. | Open Subtitles | وليس تلك البذور البغيضة من "موناساترو" أنا أتحدث عن البذور الصحية العضوية |
Suhad'ın o gece satın aldığı bazı tohumlardan yapılmış. | Open Subtitles | مصنوع من نفس البذور التي قايضتها "سهاد" بتلك الليلة |
Mononitrat yaratacak ve tohumlar yeni bir para birimine dönüşecek. Frankenseeds'den bahsetmiyorum, Sağlıklı, organik tohumlardan bahsediyorum. | Open Subtitles | البذور يجب أن تكون صالحة |