Bundan dolayı tabii ki, geleneksel medya kuruluşları bu online topluluklara yakın ilgi gösteriyorlar. | TED | وبذلك فإن وسائل الإعلام التقليدية، بالطبع ، تقوم بإعطاء إهتمام وثيق للغاية لهذه المجتمعات على الإنترنت. |
Çocuk felci dünyadaki en yoksul topluluklara saldırır. | TED | ان فايروس شلل الأطفال يصيب المجتمعات الأكثر فقرا في العالم. |
Kırsalda yaşayan topluluklara gidiyor ve burada yapıldığı gibi bir ortam yaratıyoruz. | TED | نذهب إلى المجتمعات القروية وكل ما نقوم به، كما يتم في هذا الفضاء هو توفير المكان. |
Bu sayede 10.000 adet öncü sağlık eylemcisi yetiştirip Amerika'da en çok ihtiyaç olan topluluklara yerleştireceğiz. | TED | وبالقيام بذالك، سنتمكن من تدريب 10،000 ناشط في مجال الصحة ونوزعهم في المجتمعات الأكثر احتياجًا في أمريكا. |
Antropologlar bir tür evrensel kişilik testi olarak resimleri uzaktaki topluluklara gösterdi. | TED | وأظهر علماء الأنثروبولوجي الصور للمجتمعات النائية كنوع من اختبار الشخصية الشامل. |
ve iki yıl içinde Başbakan seçildi, yeni görevinde yoksul topluluklara kadınlara ve genç insanlara toplama konuşmalar gerçekleştirdi. | TED | في منصبه الجديد، ألقى خطاباته أمام الحشود من المجتمعات الفقيرة، والنساء، والشباب. |
Araştırmacılar ve yardım grupları bu topluluklara çözümler sunmaya çalışıyor. | TED | يعمل الباحثون ووحدات العون على توفير الحلول لهذه المجتمعات. |
Sanırım Mai Wiru grubu, kendi içerisinde, diğer topluluklara da pek çok şey öğretebilir. | Open Subtitles | أظن مجموعة ماي يورو بإمكانها تعليم الكثير من المجتمعات الاخرى |
Mesela kitaplar bastık, satmak için değil, o topluluklara dağıtılmak üzere. | TED | على سبيل المثال, عملنا كتابا -- ليس للبيع-- يمكن لجميع المجتمعات الحصول عليه. |
Bu uzak topluluklara ulaşmıyorlar. | TED | إنها لا تصل إلى هذه المجتمعات النائية. |
Son olarak E, ''çevre''yi temsil ediyor, topluluklara tuvalet inşa etmelerinde yardımcı oluyoruz, hayvanları, kendi yaşadıkları yerlerden ayırmaları gerektiğini böylece sinek sayısını azaltacaklarını anlatıyoruz. | TED | وأخيرًا، البيئة، حيث نساعد المجتمعات على بناء مراحيض، ونعلمهم أن يفرقوا بين أماكن عيشهم وعيش حيواناتهم من أجل تقليص تكاثر الذباب. |
Birincisi, devletin muhakkak acımasız olduğuna... ...ve böylece merkezi sistemle yapacakları hiçbir şey... ...olmadığına inanan... ...bu etnik topluluklara aittir. | TED | الأولى تنتمي إلى تلك المجتمعات العرقية الذين يعتقدون أن الدولة هي بالضرورة استبدادية ، حتى إنهم لا يريدون أن تكون لهم أية علاقة مع أي سلطة مركزية. |
Sonra yeni bir fikir daha öne sürdüler: Dünyaca ünlü tasarımcılar getirelim ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar, belki bu sefer sadece yiyecekten ibaret olmaz. | TED | ثم كان لديهم فكرة جديدة أخرى: دعونا نُحْضِر مصممين عالميين ونخرجهم إلى المجتمعات وصُنع هذه الحدائق الجميلة، وربما لا يقتصر الأمر على الطعام فقط. |
Gerçekte olması gereken, şirketlerin sıkıntı çeken topluluklara “Size nasıl yardım edebiliriz?” diye sorması. | TED | الحقيقة هي أن على الأعمال التجارية أن تقصد المجتمعات المكافحة وأن تسأل: "كيف يمكنني أن أساعدكم؟" |
Dolarlarınız hizmet verdiğimiz topluluklara gider, kurumsal bürokrasinin cebine değil... | Open Subtitles | سيذهب ريع أموالكم إلى المجتمعات التي نخدمها، لا إلى جيوب شركات البيروقراطيين ... |
Ve Sağlık Öncüleri, şu varsayıma dayanıyor: uzun zamandır kırılgan topluluklara gerçek bir etki yaratmak söz konusu olduğunda üniversite öğrencilerinden çok az şey talep ettik. | TED | وتستند Health Leads على افتراض أنه لفترة طويلة جدا طلبنا القليل جدا من طلاب الجامعات لدينا عندما يتعلق الأمر بالأثر الحقيقي في المجتمعات المعرضة للخطر. |
Böylece her yıl, o parklarda yaşayan topluluklara yardım etmek, onların ormanlarını düzenlemesi, küresel ısınmaya uyumlu hale getirmesi ve doğa ana ile ahenk içinde yaşamaya devam ederken daha iyi yaşam sürmeleri için; parklarımızdaki izinsiz avlanma, avlanma, maden çıkarma ve kirliliği engellemek | TED | لذلك نضع جانبا بعض الموارد لمنع الصيد العشوائي: و حفر المناجم والتلوث في متنزهاتنا. و كذلك موارد لمساعدة المجتمعات التي تعيش في هذه المتنزهات، للعناية بغاباتهم، و التأقلم مع التغيير المناخي، و ممارسة حياتهم بشكل أفضل مع إستمرارهم بالعيش بتناغم مع أمنا الطبيعة. |
Bu önemli, çünkü kırsal bölgelerde çalışırken, topluluklara gidip test yapabilen ve numune toplayabilen gezici bir tarama minibüsü olmasına ve bunları analiz için hastaneye yollamasına rağmen, günler sonra, anormal bir test sonucu alan kadınların gelmesi istenmiştir. | TED | هذا هو المهم الآن، لأن ما وجدوه يعمل في المجتمعات الريفية، هو أنه حتى عندما يتوفر لديهم حافلة فحص متنقلة التي تستطيع الذهاب إلى المجتمع وعمل الفحوصات وجمع العينات وإرسالها إلى المستشفى الرئيسي من أجل التحليل ولاحقاً بعد أيام، تتلّقى النساء مكالمة هاتفية بنتيجة فحص غير عادية ويُطلب منهن الحضور، |
Hareketli Kaynak Köyleri. Tüm kaynakları bir araya toplayan San Francisco'nun daha geniş bölgesindeki izole topluluklara ulaşan, mobil tıbbi, sosyal servisler ile dükkânlar içeren bir köy. | TED | تُدعى قرية اللجوء المنبثقة، وتقوم بجلب جميع أنواع الموارد للمجتمعات المعزولة في سان فرانسسكو، بما في ذلك الخدمات الطبية المتنقلة، الخدمات الاجتماعية والمحلات. |
Hepsi de inanılmaz yeni şekillerde karşılanabilir konutlar yapıyorlar, ama ayrıca farklı şehirler de yapıyorlar, çünkü yerel topluluklara yönelik şehirler inşa ediyorlar; yerel iklimlere ve yerel inşaat tekniklerine göre. | TED | جميعهم يقومون ببناء شكل جديد من المساكن المُذهلة بأسعار معقولة، لكنهم أيضاً يقومون ببناء مدن التنوع، لأنهم يقومون بتصميم مُدن تستجيب للمجتمعات المحلية، والمناخ المحلي و أساليب البناء المحلية. |
Ben de birinci elden, konaklama sektörünün ihtiyacı olan topluluklara nasıl altyapı desteği sağlayabildiğine tanıklık ettim. | Open Subtitles | نعم، يمكن أن أرى بنفسي كيف... ... صناعة الضيافة... ... يمكن أن توفر البنية التحتية للمجتمعات في حاجة إليها. |