| Bizler arabada Trafikle boğuşup esasen uyuyakalmamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن في السيارة ,نصارع الزحام نحاول البقاء مستيقظين |
| İnan, sizinle çalmak isterdim, ama bir saatlik Trafikle birlikte, buraya yarım saat uzakta oturuyorum. | Open Subtitles | صدقني، أودّ العزف معكم يا شباب، ولكننيأعيشعلىبُعد30دقيقة .. وبوجود الزحام تكون ساعة |
| Eğer Küp'ü yarım saat içinde teslim etmezsen Trafikle falan en fazla 40 dakika sonra gelini öldüreceğim. | Open Subtitles | اذا لم تسلمنى هذا المكعب فى خلال نصف ساعة لنجعلها40 دقيقة كحد أقصى بسبب الزحام ساقتل العروسة |
| Mahallemizi seviyoruz ama bazen Trafikle o kadar cebelleştikten sonra yemeğe çıkmak için tekrar araba kullanmak zorunda kalmak çok zor oluyor. | Open Subtitles | نحب حينا, لكن في بعض الأحيان آخر شيء تريده بعد أن تخرج من الزحام أن تعود لسيارتك لتذهب خارجاً للأكل |
| Fairfax'e dönerken tüm yol Trafikle uğraşacağız. | Open Subtitles | سنقاوم الزحام المروري طوال طريق العودة إلى فيرفاكس |
| Kırmızı ışıklar boyunca ilerliyorsun. Ama Trafikle boğuşmak çok yavaş. | Open Subtitles | راوغ بطريقك بين الزحام والاشارات |
| Trafikle başa çıkmanın başka yolları da var. | Open Subtitles | أفضل طريقة آمنة للتغلب على الزحام |
| Trafikle başa çıkabiliyorum. | Open Subtitles | الزحام يمكنني تحمله |
| Whitney, Trafikle nasıl başa çıkacağımı biliyorum, tamam mı? | Open Subtitles | ،ويتني)، أعلمُ كيف أتصرّف مع الزحام) حسناً؟ |