| Bu daha çok, polislik bir iş gibi Bayan Tuck. | Open Subtitles | بس هادا يا آنسة تاك أمر خاص بالشرطة مش إحنا |
| Tuck işi kendisinin yaptığını, benim sadece yazı yazdığımı söylerdi. | Open Subtitles | تاك كان دائما ما يقول بأنّه عَمِلَ الأشياءَ و انا أَكْتبُ عنة فقط. |
| İri kafalı ve kel olan, şu Peder Tuck kılıklı şey. | Open Subtitles | ذلك ذو الرأس السمين و البقعة الصلعاء الراهب تاك |
| Tuck, John arabaları ne pahasına olursa olsun durdurun. | Open Subtitles | توك وجون، يعود الأمر لكما لإيقافها مهما كلف الأمر |
| Bilimsellikmiş! Tuck onu Buffalo Bill için istiyor. | Open Subtitles | ليس اهتمام علميا، تك يريد الديابلو لبافلو بى |
| Kementçi, Peder Tuck kurtuldu. Az sonra önünüzden geçecek. | Open Subtitles | سناغر , الراهب تاك هارب و على وشك المرور أمامكما |
| Tuck'ın dediğine göre kızın atlayışları bizden geri kalmazmış. | Open Subtitles | رأي تاك أنها يمكن أن تقفز بالإضافة إليك وأنا |
| Tuck babamla o şekilde konuştuğum için özür dilemeliymişim. | Open Subtitles | تاك قال بأنني يجب أن أطلب عفو إلى أبي للطريق تكلمت |
| Hope Memorial Hastanesi'nden yayın yapıyoruz. Ben Tuck Lampley. | Open Subtitles | من مستشفى الأمل التذكارية أنا تاك لامبلى |
| Hope Memorial Hastanesi'nden canlı yayındayız. Ben Tuck Lampley. | Open Subtitles | مباشر من مستشفى الأمل التذكارية كان معكم تاك لامبلى |
| Ben Tuck Lampley. Hope Memorial Hastanesi'nden canlı yayındayız. | Open Subtitles | هنا تاك لامبلى مباشر من مستشفى الأمل التذكارية |
| Mae Tuck'ın arabasını Trigap köyüne getirmesini sağladı. | Open Subtitles | وضعت ماي و تاك بالخارج فى عربتها الى قرية تريغاب |
| Yardım edemeyeceğim. Bu mezarlıkta Tuck ailesi yok. | Open Subtitles | لا يوجد تاك هنا فى هذة المقبرة على حسب علمى |
| Jesse Tuck, sen tanıdığım ve şey istediğim ilk insansın öpmeyi. | Open Subtitles | جيسي تاك .. أنت اول إنسان أقابلة الوحيد الذى أريده |
| Biz Tuck ailesininkine yaşamak denmez. | Open Subtitles | ما لدى الــ تاك لا تسطيعين تسميته بالحيـاة |
| Çünkü Mae Tuck beni koruyordu. | Open Subtitles | لأن ماى تاك كانت تحمينى لا يهم على أى حال |
| Belli saatlerde bir dolara cigaralık satar, yani Bir Dolarcı Tuck. | Open Subtitles | بدولار في الاوقات السعيده وهذا يعني باك توك |
| Dur bakalım, dur. Keşiş Tuck, Will Scarlett. Haber ne, Will? | Open Subtitles | اهدئوا هذا الراهب (توك) , (ويل سكارليت) ما الأمر , (ويل |
| Adım Tuck. Robin'in yanından geliyorum. | Open Subtitles | توك الاسم أنا للتو جئت من روبن |
| Bu arabayı aldığından Tuck Pendelton'un haberi var mı? | Open Subtitles | هل تك بيندلتون يَعْرفُ بانك واخد سيارته؟ لا |
| Tuck kardeş, abuk saç kesimli bir yağ fıçısı mı? | Open Subtitles | وهل الراهب "تك" حوضٌ كبيرٌ من الشحم بقصة شعرٍ سخيفة؟ |
| Tucker ve Küçük Tuck iyiler. | Open Subtitles | تاكر وتاك الصغير كلاهما بخير |
| Evet, Tuck kesinlikle korkusuz. | Open Subtitles | نعم .. من المؤكد توكير لا يخاف |