Turnbull geberdi. Sen herkesten iyi bilirsin. | Open Subtitles | اللعنة (ترينبول) ميت انت تعلم هذا مثل الجميع |
Quentin Turnbull adında, beş para etmezin tekini yakalamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحصد مكافأة على رأس وغد اسمه (كوينتن ترينبول). |
Turnbull'un Batı'yı ele geçirmesine engel olmamız gerektiğini anlamalısın. | Open Subtitles | يعني أن علينا ردع (ترينبول) من الاستيلاء على الغرب. |
Bundan sonra, Turnbull ile görüşeceksiniz. Aç şu kapıyı evlat. | Open Subtitles | من الأن فصاعداً ستتعامل مع تورنبول افتح الباب يا بنى |
- Turnbull, altı ay önce buraya dadandığından beri herkes ya kasabadan kovuldu ya da madene yollandı. | Open Subtitles | منذ أسس (ترينبول) عمله منذ 6 أشهر تقريبًا فكافّة أهل البلدة إما غادروا أو أُجبروا على العمل في المنجم. |
- Topraktan onu zengin eden bir şey çıkarttığı kesin. Meyhane bile Turnbull'un. | Open Subtitles | (ترينبول) يستخرج شيئًا من الأرض يُثريه، كما أنّه يملك حانة. |
- Ve eğer Turnbull meyhanesinin yanmasını istemiyorsa odasından çıkıp söndürmesi gerekecek. | Open Subtitles | طالما (ترينبول) يأبى احتراق حانته، فسيضطر للخروج من مكتبه وإنقاذها. |
Ya da daha iyisi, adamın Turnbull'la kavgaya girişsin ve onu sokağa çıkartsın. | Open Subtitles | لكن يُفضّل أن تجعلي فتاك يخرج قتاله مع (ترينبول) للشارع. |
Bu defterde yazana göre Turnbull yakınlardaki bir madende bir çeşit cevher istifliyormuş. | Open Subtitles | وفقًا للدفتر فإن (ترينبول) يجمع معدنًا خامًا قرب معسكر تعدين. |
Bay Turnbull, Federal Hükümeti de sevmez. | Open Subtitles | السيد (ترينبول) يمقت الحكومة الاتحادية أيضًا. |
Kanun kaçağı kıyafetlerimizi de giydiğimize göre Turnbull'un ne istfildiğini öğrenme vakti geldi. | Open Subtitles | الآن وقد نلنا ثياب مجرمين، آن الأوان لنذهب ونتبيّن ما يخزّنه (ترينبول) في معسكره التعدينيّ. |
Bu, Turnbull'un Batı'yı ele geçirmesini nasıl sağlıyor? | Open Subtitles | وكيف سيساعد (ترينبول) في الاستيلاء على الغرب؟ |
Asıl soru, Turnbull'un bunun ne olduğunu nereden bildiği. | Open Subtitles | أو لتدميره. السؤال هو، كيف علم (ترينبول) ماهيته؟ |
Açıklaması zor ama Bay Rory ve Bay Turnbull birbirlerinden hoşlandılar. | Open Subtitles | يصعب الشرح، إن السيد (روري) والسيد (ترينبول)... -بينهما استلطاف . -ماذا؟ |
- Bence Turnbull'la ikisinin aynı dövmeden yaptırması daha muhtemel. | Open Subtitles | أرجح أنه و(ترينبول) سيرتسمان وشمين ومتطابقين. |
Turnbull Ülkesi'nin amacı da bu. - Vahşi Batı'nın vahşi kalmasını sağlamak. | Open Subtitles | وهذا أساس دولة (ترينبول)، أساسها إبقاء الغرب المتوحش متوحشًا. |
Bundan sonra Turnbull ile muhatab olun. Kapıyı aç. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً ستتعامل مع تورنبول افتح الباب يا بني |
Senatör Geary. Her şeyi adamınız Turnbull kanalıyla ayarladı. | Open Subtitles | هو من خطط لكل شيء عبر عميلك تورنبول |
- Turnbull iyi bir adam. - Palavrayı bir yana bırakalım. | Open Subtitles | تورنبول رجل صالح - فلنتوقف عن هذا الهراء - |
Turnbull'un trafik cezası bile yok. Bilemiyorum. | Open Subtitles | ترمبو ما كان لديه اكثر من مخالفه قياده |
Calvert'tan bahsediyorsak her şeyi Quentin Turnbull yaptı. | Open Subtitles | في حالة (كالفيرت) كانت فعلة (كوينتن تورنبل) |