Hastaneyi ayakta tutmak için para bulmakta ne kadar zorlandığımızı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكر كم كان من الصعب العثور على الأموال للحفاظ على هذا المكان. |
Hastaneyi ayakta tutmak için para bulmakta ne kadar zorlandığımızı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكر كم كان من الصعب العثور على الأموال للحفاظ على هذا المكان. |
Ağzınızı sıkı tutmak için bir anlaşma yaptın ve buna uyduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | سيدة ليتون لا أهتم إذا كنتي كتبتي ذلك عملتي أتفاق لتبقي صامته |
Onu yok, onu tüketen güç tutmak için tek yoldur. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لمنع القوة من السيطرة عليها ، تدمّرها |
Büyüyü hayatımdan uzak tutmak için mücadele etmemi söyleyen sen değil miydin? | Open Subtitles | ألست أنت التي قلت لي أنه يجب أن أحارب لأبقي حياتي منفصلة عن السحر ؟ |
Çizgi ve grafik romanları, K-12 eğitiminden uzak tutmak için mantıklı bir sebep yok. | TED | ليس هناك سبب لجعل القصص والروايات المصورة خارج التعليم من الروضة للثانوية. |
- Başını dertten uzak tutmak için. - Bunu da başaramadım. | Open Subtitles | لأبقيك بعيدا عن المشاكل، والذي من الواضح أنّني فشلت في ذلك. |
Bayağı yaslanırsanız, kafanızı orda tutmak için kas gücü kullanmak zorunda kalıyorsunuz. | TED | واذا اتكأت للخلف يتوجب عليك استخدام قواك العضلية لابقاء راسك في الوضع المطلوب |
Bu aileyi bir arada tutmak için elimden gelen her şeyi yaparım. | Open Subtitles | لأنني سوف أفعل كل ما في وسعي للحفاظ على هذه العائلة معاً. |
olacak adam görünüşte bir şey yapmak tutmak için gidiyor onun boktan kariyerine. | Open Subtitles | الرجل الذى على ما يبدو سيفعل اى شئ للحفاظ على مستقبله المهنى مستمر. |
Kendilerini Tanrı'nın gözetiminde tutmak için nasıl da yüzbinlercesi geliyor bakın. | Open Subtitles | اترى كيف يأتون بمئات الآلاف للحفاظ على أنفسهم في صالح الله |
Bunlar da ne? Arşivi elimizde tutmak için bir plan yaptım. | Open Subtitles | الأن ، ما كل هذا؟ خطة للحفاظ على الأرشيف في حوزتنا |
O zamanlar Daniel'ı hayatta tutmak için bana ihanet etmiştin. | Open Subtitles | في ذلك الحين أنتِ خنتيني لتبقي دانييل على قيد الحياه |
PM: Yaşlanırken ve hayatın farklı yollarından geçerken, arkadaşlığınızı canlı ve hayatta tutmak için neler yapıyorsunuz? | TED | بات ميتشيل: حسنا، عندما نتقدّم في العمر، وبينما نخوض مراحل مختلفة في حياتنا، ماذا تفعلين لتبقي صداقاتك حية؟ |
Hadrianus barbarları dışarıda tutmak için duvarı yapmıştı. | Open Subtitles | أن هيدريان قد إستخدم حائطه لمنع البربر من الدخول |
Buraya ailemi güvende tutmak için geldim ama artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | قدمت هنا لأبقي عائلتي بأمان ولا أظن أنه يمكنني فعل هذا بعد الآن |
Bizi dışarıda tutmak için değildi. | Open Subtitles | تم تصميمه لجعل الكوكب ينهار ليصبح وحدة فردية دقيقة |
Gerekirse seni hayatta tutmak için kan nakli yaptırırım. | Open Subtitles | سأعمل لك نقل دم لأبقيك حياً، إذا كان علي ذلك. |
Sarayı kendi kontrollerinde tutmak için Doğu Kabinesi'ni bertaraf ediyorlar. | Open Subtitles | طردوه من المجلس الإستشاري الشرقيّ. لابقاء القصر تحت سيطرتهم. |
Yalnızca çocukların söylediği bir şey öcüyü uzak tutmak için. | Open Subtitles | إنه فقط كان شيئاً يقوله الأطفال ليبقوا الرجل الشرس بعيداً |
Yardıma ihtiyacın var, buradaki pilici elinde tutmak için biraz para kazanmaya ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | تحتاج إلى مساعدة جيدة، وستحتاج إلى بعض المال لتبقى مع النساء الجميلات هنا |
Bu zavallı küçük marullar bol bol atılıyorlar, çünkü sebze çekmeceleri gerçekten de sebzeleri taze tutmak için tasarlanmamış. | TED | يرمى هذا الخس المسكين شمال , يمين , وسط لأن ادراج الهشاشة هذه لم تصمم لكي تبقي الخس رطبا |
Amerika'da nüfusu sabit tutmak için ihtiyaç duyulan doğurma oranı kadın başına 2.1 doğumdur. | TED | معدل الولادات المطلوب في أمريكا للمحافظة على الإستقرار السكاني هو 2.1 مولود حي لكل امرأة. |
Winston-Salem seni şirkette tutmak için herşeyi yapmaya hazır. | Open Subtitles | وينستن سايلم مستعدة لعمل مهما كلف الأمر لإبقائك في الداخل. |
Onu sağ tutmak için ne gerekiyorsa yapın, Doktor. Pekçok sorumuz var. | Open Subtitles | افعلي ما تحتاجيه لإبقائه على قيد الحياة دكتور, عندنا كثير من الأسئلة |
Herkes bizi birarada tutmak için çok şey yaptığını biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعرف بأنك فعلت الكثير لتبقينا متماسكين |
Eşyalarını saklıyor, arabasını bozuyor onu avlanmaktan uzak tutmak için elinden geleni yapıyordu. | Open Subtitles | ،لقد خبأت أدواته ،وقامت بتخريب سيارته الجيب .أيّ شيء لتبقيه بعيدًا عن الصيد |