Psikologlar minnettarlığın bir anı alıp ona olabildiğince uzun süre tutunmak olduğunu anlatır. | TED | يتحدث علماء النفس عن أن الامتنان هو التمسك باللحظة، والعيش فيها لأطول وقت ممكن. |
Fotoğrafı astım çünkü hatırladığım güzel bir... güne tutunmak istedim, sadece bir güne. | Open Subtitles | أنا علقت هذه الصورة لأنني كنت أحاول التمسك بشئ أتذكره كيوم واحد رائع , واحد فقط |
Genç yavrular pençelerini annelerine sımsıkı tutunmak için kullanırlar. | Open Subtitles | يتحلى الصغار بقبضة قوية للتشبت بأمهاتهم و التمسك بالحياة |
Varlığımızın her zerresiyle hayata sıkı sıkı tutunmak, en güçlü dürtümüz. | Open Subtitles | إنها أقوى نبضة لنا التشبث بالحياة, بكل ما نستطيع |
Şu an tek yapabilecekleri şey hayatlarına tutunmak. | Open Subtitles | في الوقت الحاضر الذي يستطيعون فعله هو التشبث بحياتهم |
İmkansıza yakın bir şeyi umut etmek yerine umuda yakın bir olasılığa tutunmak istiyorum. | Open Subtitles | بدلاً من تأمل شىء يكاد أن يكون مستحيلاً. أفضل أن أتمسك بأمل ممكن تحقيقة. |
Belki onun için tutunmak çok zordu, o çok çelimsiz... | Open Subtitles | ربما من الصعب عليها جدا أن تتمسك بأمل ضعيف |
Alınan her kaloriye sıkı sıkı tutunmak üzerine yapılandırılmış vücutlar kendilerini, savaş sonrası batı beslenme tarzı sonucunda gereksiz derecede alınmış kalorilerin içinde yüzerken bulmuştur. | TED | الأجسام التي بُنيت للتشبث بكل سُعرة حرارية وجدت نفسها تسبح في فائض السعرات الحرارية للنظام الغذائي الغربي في مرحلة ما بعد الحرب. |
Gösterge tablosuna erişemezsen ve çamaşır teknesine tutunmak istersen, bana haber ver. | Open Subtitles | إذا لم تتمكن من الوصول الى لوحة القيادة , وتريد التمسك وألواح الغسيل , واسمحوا لي ان اعرف. |
- Bir şeylere tutunmak insanın doğasında vardır. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أبقي الأمور متوقفة إنها الطبيعة الانسانية التي تحاول التمسك بالاشياء |
Çünkü bir işte tutunmak, onu kabul edecekleri bir iş bulmak gerçekten çok zor bir şey. | Open Subtitles | لأنه التمسك بوظيفة، إيجاد وظيفة حيث يضعوني معه، تعرف، هذا حقاً تحدي. |
Tek şansımız dışarıdaki dubalara tutunmak. | Open Subtitles | فرصتنا الوحيدة هُناك هي عن طريق التمسك بالطوافات |
Tek şansımız dışarıdaki dubalara tutunmak. | Open Subtitles | فرصتنا الوحيدة هُناك هي عن طريق التمسك بالطوافات |
Nasılını bilmiyorum ama şu an sahip olduğumuz şeye olabildiğince tutunmak istiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف، ولكن أريد التمسك بما بيننا لأطول فترة ممكنة |
Yönlendirme hala devredışı. Millet, bir yere tutunmak isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | الملاحة ما زالت معطلة، للجميع، عليكم التشبث بشيء. |
Yani insan tutabildiği yerden gençliğine tutunmak istiyor. | Open Subtitles | من الجميل التشبث بشبابنا قدر المستطاع |
tutunmak isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | ربما قد ترغبون في التشبث بشيء ما. |
Buna tutunmak istiyordum. | Open Subtitles | أريد أن أتمسك بها. |
Çok özür dilerim sadece bir şeylere tutunmak istedim geçmişe ait, beni mutlu eden... | Open Subtitles | أنا آسف لقد كنت أحاول أن أتمسك بشيء شخصي فحسب، شيء... . |
Ama aynı zamanda kültürüne tutunmak ve bunun ne kadar özel olduğunun farkına varmak da önemli. | Open Subtitles | ولكنه مهم لك أيضاً أن تتمسك بحضارتك وتدرك مدى تميزها |
Sımsıkı tutunmak istediğin bir şey arıyor olabilirsin. | Open Subtitles | من الأفضل أن تجد شيء تتمسك به |
Bu öfkeye sıkıca tutunmak için çok çabalıyorsun. | TED | أنت تحاول بجد حقيقي للتشبث بذلك الغضب. |