İnsan bir daha göremeyeceğini düşününce dünyaya nasıl da tutunuyor. | Open Subtitles | غريب كيف يتمسك المرء بالأرض عندما يشعر أنه لن يراها من جديد |
Ölüyor. Ve sıkı sıkıya tutunuyor. | Open Subtitles | يُحتضر، و يتمسك بالحياة بقوة |
Arkadaşlarına tutunuyor çünkü başka bir şeyi yok. | Open Subtitles | يتمسك بصديقه لأنه كل ما يملك |
Ama bazıları büyük çölün uçlarında hâlâ tutunuyor. | Open Subtitles | لكن اليوم مازال شي يتشبث في الاراضي حول اطراف الصحراء الكبرى |
Lastikler ötüyor ama iyi tutunuyor. | Open Subtitles | إطارات الأنين، ولكنه يتشبث على ما يرام، |
Demek istediğim, burada kalıp hâlâ on yıl önce kaybettiğim bir hayata tutunuyor olacaktım. | Open Subtitles | أعني البقاء هنا فقد كنت ما أزال متمسكة بالحياة التي فقدتها من عشر سنوات مضت |
Hayatı pahasına tutunuyor. tutunuyor. | Open Subtitles | إنّه يتمسّك من أجل حياة عادلة إنّه يتمسّك |
- İşte bu yüzden sıkı tutunuyor ya. | Open Subtitles | - لهذا هو يتمسك به بقوة |
- Cam yüzeye tutunuyor. | Open Subtitles | - إنه يتشبث بالزجاج |
Ama en değerli pazarlık kozuna tutunuyor olması da mümkün: | Open Subtitles | ولكن من الممكن انها متمسكة |
7 numara tutunuyor. | Open Subtitles | رقم سبعة يتمسّك |