Ufaklığın beni yine o korku filmlerinden birine sürüklemesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن يرغمنا جونيور على الذهاب . لمثل هذه الأفلام المرعبة |
Ufaklığın en özel cinsel düşüncelerini dört gün dinledikten sonra bıkmış görünüyordum. | Open Subtitles | "بعد أربعة أيام من سماع أفكار (جونيور) الباطنية" "يمكنكم اعتبار أنني اكتفيت" |
Linda'yla evleneceğimizi duyduğunda Ufaklığın benimle gerçekten gurur duyduğunu hissettim. | Open Subtitles | فكرة زواجي أنا و(ليندا) شعرتُ أنّها جعلت (جونيور) فخوراً جداً. |
O Ufaklığın kapıdan her geçişinde beni heyecanlandırdığı noktayı biraz aştı. | Open Subtitles | لقد وصل الأمر لأن أتحمّس كلما رأيت ذلك الرجل الصغير يدخل من الباب |
Bu Ufaklığın damarlarında avcı kanı akıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل الصغير يملك دماء الصياد التي تجري في عروقه. |
Yoksa bu Ufaklığın kafatasını kendim ezerim. | Open Subtitles | قطِّع، وإلّا محقت جمجمة الصبيّ بنفسي. |
Senin Ufaklığın problemini halletmişsin. | Open Subtitles | سمعت أنك تكفّلت بمشكلة الصبيّ |
Ufaklığın ucunu biraz kestiler ama büyük bölümü hâlâ yerinde. | Open Subtitles | قطعوا على بعد قليل من نهاية ولكن هناك الكثير حيث أن أكثر من جاء. |
- Ufaklığın eski beyzbol eldiveni. | Open Subtitles | - قفاز (جونيور) القديم |
Ufaklığın katalog mankeni olduğunu söyledim. | Open Subtitles | -أخبرهم أنّ (جونيور) عارض مجلات . |
Ufaklığın olmadığı bir Teal'c... | Open Subtitles | (تيلك) بدون (جونيور/الفتى)... |
Bu Ufaklığın öyle bir yüzü var ki sadece annesi sevebilir heralde. | Open Subtitles | لهذا الرجل الصغير وجه لا تحبه سوى أمه. |
Ufaklığın fırlamasını dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | أنا منتظر الرجل الصغير ان يخرج |
- Ufaklığın işe yaramaz babasıydı. | Open Subtitles | أب الرجل الصغير الذي هجرنـا |
Hey Ufaklığın haline bakın, ağzına yüzüne veriyorlar. | Open Subtitles | ! أنظر لذلك الصبيّ يُبرّح ضربا |
Ufaklığın ucunu biraz kestiler ama büyük bölümü hâlâ yerinde. | Open Subtitles | قطعوا على بعد قليل من نهاية ولكن هناك الكثير حيث أن أكثر من جاء. |