Bu eski şehirlerden pek fazla uzak olmayan neredeyse Ulaşılması imkansız bu yerde, bir gündönümü taşı var. | Open Subtitles | ليس بعيدا عن هذه المدن القديمة في مكان لا يمكن الوصول إليه تقريبا هناك علامة لمعرفة الإنقلاب الشمسى الصيفى |
Bu gezegenin Ulaşılması en zor adamısın. | Open Subtitles | يا إلاهى ، إنك تبدو كأصعب شاب على الكوكب يمكن الوصول إليه |
Joseph, sonunda. Ulaşılması zor birisin. | Open Subtitles | جوزيف وأخيراً ، أنت رجل يصعب الوصول إليه |
Ulaşılması zor yerlere sürmen için sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | أستطيع مساعدتك في وضعه على الأماكن الصعب الوصول إليها |
Ulaşılması imkansız bir kadına, umutsuzca aşık olmuş, aşkıyla yanıp tutuşan genç bir adam. | Open Subtitles | رجل محرج يقع في حب أمرأة لا يمكنه الوصول إليها تثير عواطفه |
Mesaj da attım, aradım da. Ulaşılması zor adamsın. | Open Subtitles | وعلى الهاتف ، واتصلت بك من الصعب الوصول إليك |
Kardeşini bilirsin işte. Ulaşılması biraz zor biridir. | Open Subtitles | تعرفين أخوك من الصعب الوصول إليه |
Kolay olmayacak. Ulaşılması zor biri. | Open Subtitles | لن يكون الأمر سهلاً سيصعب الوصول إليه |
Ancak Ulaşılması zor bir insan kendisi. | Open Subtitles | ومع ذلك، كان من الصعب الوصول إليه |
2042 yılına kadar ajandası dolu ve Ulaşılması zor bir insan ve onun bu filmde olmasını istedim, filmdeki rolünü tekrar oynamak için. | TED | و من الصعب الوصول إليه وأرته أن يكون في فلمي أقصد بذلك, جدول أعماله ممتلئ حتى 2042 و أقتص دوره في الفلم لكن, هل انتظرته حتى 2042, فلمي لن يكون لكن هذه مشكلة كبيرة نوعاً ما فلم مستقبلياً بعد الآن, لذا لم أستطع فعل هذا. |
Sen Ulaşılması zor bir adamsın. | Open Subtitles | أنت رجل صعب الوصول إليه |
Ulaşılması zor biri. | Open Subtitles | من الصعب الوصول إليه |
Ulaşılması zor adamsın. | Open Subtitles | أنت رجل يصعب الوصول إليه |
Ulaşılması zor birisiniz. | Open Subtitles | -أنت رجل من الصعب الوصول إليه . |
Yoksa ne sinsi ne de rahatsız ediciydi, fakat bir noktadan sonra netleşti ki, ses duygularımla, özellikle de Ulaşılması güç duygularımla iletişim kurmamı sağlamaya çalışıyordu. | TED | باستثناء ذلك، فلم يكن لا صوت شؤمٍ ولا مزعجاً، بالرغم من أنه حتى في تلك المرحلة كان واضحاً أن لديه شيئا ليتواصل به معي عن مشاعري، تحديداً تلك المشاعر التي كانت بعيدة ويصعب الوصول إليها. |
Global uzmanları en kırsal yerlerdeki Ulaşılması güç yerlerde yolun bittiği yerden bile uzak yerlerdeki insanların evlerine etkili bir şekilde sokup onlara tanı konulmasını ve tedavi için planlar yapılmasını sağlıyoruz. | TED | نستطيع أن نربط خبراء دوليين بأشخاص من أكثر المناطق النائية، والتي يصعب الوصول إليها والتي توجد بعيدا جدا عن الطرق، بوضع أولئك الخبراء عمليا في بيوتهم، مما يسمح لنا بإجراء فحوصات، ووضع خطط للعلاج. |
Ya da en azından Ulaşılması çok ama çok zordur. | TED | أو على الأقل يصعب جداً الوصول إليها. |
Tamam, Ulaşılması zor yerler için çok iyi ama.. | Open Subtitles | جيد للأماكن التي يصعب الوصول إليها |
- Ulaşılması da pek mümkün görünmüyor. | Open Subtitles | - هو في هناك، ولكن ليس من السهل الوصول إليها. |
- Ulaşılması da pek mümkün görünmüyor. | Open Subtitles | - هو في هناك، ولكن ليس من السهل الوصول إليها. |
Ulaşılması zor. | Open Subtitles | من الصعب الوصول إليك |
Ulaşılması zor bir adamsınız. | Open Subtitles | من الصعب الوصول إليك |