Ve bir gün ummadığın bir anda, gerçekten çok iyi bir kızla tanışacaksın. | Open Subtitles | وفي يوم ما لن تتوقعه سوف تقابل فتاة رائعة |
Ama ummadığın bir şekilde annenle baban da olayda ölüyor. | Open Subtitles | ولاكن الشي الذي لم تتوقعه كان ان والدايك ماتا في المقابل |
biliyorum ummadığın gibi değil, ama lütfen anla. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس ماكنت تتوقعه ولكن أرجوك أن تتفهم |
...Sana, seni en ummadığın zamanda yakalayacağımı söylemiştim." yazın. | Open Subtitles | أخبرتك أنني سأصل إليك بينما لن تتوقعا ذلك". |
... ...Sana, seni en ummadığın zamanda yakalayacağımı söylemiştim." yazın. | Open Subtitles | أخبرتك أنني سأصل إليك بينما لن تتوقعا ذلك". |
ileride ummadığın pek çok şey var. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء قادمة لم تكن تتوقّعها |
Eğer bu çiçekleri Aziz Anthony'e sunarsan, aradığın cevapları hiç ummadığın bir yerde bulabilirsin. | Open Subtitles | إنعرضتهاعلىانتونتى.. ستجد ما تبحث عنه فى آخر مكان تتوقعه فيه |
Ve bu biraz bir taşın altında ummadığın bir şeyi görmek ve iki seçeneğin olmak gibi bir şey: Ya bu taşı bir tarafa koyarım ve onun hakkında daha fazla şeyler öğrenirim ya da taşı geri koyar hayalimdeki iş olan dünyanın etrafında yelkenliyle dolaşmaya devam ederim. | TED | كان شبيه بالعثور على شيء لا تتوقعه تحت صخرة و لديّ خيارين: إما أن أُبعد الحجر جانبا و أكتشف ما يوجد تحته أو لأُعيد الحجر لمكانه و أكمل تحقيق حلمي وهو الإبحار حول العالم |
Eğer bu çiçekleri Aziz Anthony'e sunarsan, aradığın cevapları hiç ummadığın bir yerde bulabilirsin. | Open Subtitles | إن عرضت هذه الزهور على (انتونتى) ستجد ما تبحث عنه فى آخر مكان تتوقعه |
Tek söylediğim bazen insanları, hiç ummadığın ve anlamadığın şeyler yapar. | Open Subtitles | كل ما أقوله أن الناس أحيانا يقومون بأشياء أنت لا تتوقّعها و لا تفهمها |