"umulmadık bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • غير متوقع
        
    • غير متوقّعة
        
    • غير متوقعة
        
    Ama Donna'nın en büyük destekçisi Umulmadık bir yerden geldi. TED لكن جاء الداعم الأكبر لدونا من مكان غير متوقع.
    Sizinle burada karşılaşmak ne Umulmadık bir zevk Bay Fogg. Open Subtitles "يا له من سرور غير متوقع بأن أقابلك هنا, سيد "فوج
    ve bu hiç Umulmadık bir yerde geldi. Open Subtitles وتلك الدفعة جاءت من مكان غير متوقع
    Senin verdiğin partilere her gidişimde kendimi rezil edecek yeni ve Umulmadık bir yöntem buluyorum. Open Subtitles فكلّما حضرتُ واحدةً من حفلاتك ينتهي الأمرُ بي مهيناً نفسي بطريقةٍ غير متوقّعة
    Kurapika, patlamanın şok dalgalarının Umulmadık bir gelişmeye neden olacağını hiç bilmiyordu. Open Subtitles يجهل (كورابيكا) أنّ الموجة الصادمة" "ستؤول إلى تطوّرات غير متوقّعة
    Yüzyıllardır, yerli kadınlar dokuma tezgâhlarında karmaşık desenler işleyerek hikâyeler anlatıyorlar ve Umulmadık bir maharet, yeni cihaz için bize yardımcı oldu. TED لعدة قرون، روت نساء الشعوب الأصلية قصصا عبر نسج أنماط معقدة على النول، ومهارة غير متوقعة ساعدتنا في الجهاز الجديد.
    Einstein patent ofisinin arkasında kaybolmuş ve 1905'ten sonra başka hiç bir şey başaramamış olsa bile onun mucizevi yılının bu dört yazısı altın değerinde Umulmadık bir dahilik bırakmıştı geriye. TED لكن حتى لو كان قد اختفى في الخلف في مكتب براءات الاختراع ولم ينجز أي شيء آخر بعد عام 1905، تلك الأوراق الأربعة لسنته المعجزة لبقيت المعيار الذهبي لعبقرية مذهلة غير متوقعة.
    Hâlihazırda Kızıl Gezegen etrafında dönen bir uzay aracı, Umulmadık bir olayın kanıtlarını gösteren görüntüler yolladı. Open Subtitles الصور التي أرسلتها السفينة الفضائية ...التي تدور حاليا حول الكوكب الأحمر تظهر دليل على حدث غير متوقع تماما
    Umulmadık bir şey bu. Özel bir nedeni var mı? Open Subtitles هذا غير متوقع على الإطلاق، ما هو السبب؟
    Görünüşte sıradan olan bu soru, ekibimizin ilk işe koyulduğu nokta olmuştur, Sinirler ve kan damarları arasından beynin derinlerine indikçe, bulduğumuz şey beynin bu atık temizleme problemine bulduğu çözüm oldu. Bu gerçekten Umulmadık bir şeydi. TED حسنًا، الذي على ما يبدو سؤال ممل هو أين قفزت مجموعتنا لأول مرة داخل هذه القصة، وماذا وجدنا ونحن نتعمق داخل المخ، للأسفل بين الخلايا العصبية والأوعية الدموية، كان ذلك حل المخ لمشكلة التخلص من المخلفات، كان غير متوقع تمامًا.
    "Umulmadık bir dost olurdu." TED قلت لها "سيكون حليف غير متوقع"
    - birden, Umulmadık bir şekilde bilincine kavuştu. Open Subtitles ..... فجأة و بشكل غير متوقع استعاد وعيه ثانيةً ... .
    Umulmadık bir gelişme. Open Subtitles تطور غير متوقع.
    Umulmadık bir biçimde şerefliymiş. Open Subtitles لكنه كان مشرف بشكل غير متوقع
    - Birkaç gün sonra serçe yumurtaları Umulmadık bir etki yaratmaya başlar. - Open Subtitles "بعد عدة أيام، ظهر لبيض العصفور أعراضٌ جانبية غير متوقعة..."
    Umulmadık bir sevinç. Open Subtitles هذه سعادة غير متوقعة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more