Garanti yok, ama biraz müzisyen şansıyla umutsuzluktan uzaklaşılır. | TED | على الرغم أنها غير مضمونة، ولكن بقليل من الحظ، هي أفضل بكثير من اليأس |
Moraller düşük, Adamların neşeleri tembellik ve umutsuzluktan kaçtı, | Open Subtitles | الروح المعنوية منخفضة روح الدعابة عند الرجال اختفت بسبب اليأس |
2 satırda umutsuzluktan neşeli ruh haline büründü. | Open Subtitles | في سطرين, انتقلت من حالة اليأس التامة إلي الفرحة التامة. |
Saatler önce umutsuzluktan dengesizliğe giden yoldan geçtik. | Open Subtitles | , تجاوزنا حد اليأس إلى مرحلة الفشل قبل ساعة |
Kardeşini umutsuzluktan kurtardıktan sonra Savage ve Maul, buldukları her fırsatta öldürüyor ve yağmalıyorlar. | Open Subtitles | بعدما انقذت اخيه من اليأس سافاج وميول يقتلان وينهبان فى كل مرة |
Kederden, umutsuzluktan kaçış. | Open Subtitles | الهروب من اليأس والقنوط ، والا مستقبل. |
Kızımı bizi umutsuzluktan kurtaran adama veriyorum. | Open Subtitles | أعطيتها للرجّل الذي أنقذنا من اليأس |
Bu kaleyi umutsuzluktan inşa ettik. | Open Subtitles | تراجعنا لتلك القلعه بدافع من اليأس |
umutsuzluktan yaptı bunu. | Open Subtitles | فعلت هذا من اليأس |
O şefkat, beni umutsuzluktan kurtardı. | Open Subtitles | ...تلك الطيبة انتشلتني من اليأس |
Lordum, bu laflar sadece umutsuzluktan kaynaklanıyor. | Open Subtitles | سيدي، هذا مجرّد محامي اليأس. |
Şiddet umutsuzluktan doğar. | Open Subtitles | اليأس يُوَلِد العنف. |
Sadece umutsuzluktan doğan geçici bir rahatlama vardır." | Open Subtitles | "سوى تفريج مؤقت من اليأس |
umutsuzluktan öyle söyledi. | Open Subtitles | -إنما هي كلمات نابعة من اليأس |